Şarkı bitmeden bir çatırtı sesi duydum ve kulaklıklarımdan birini çıkardım. Etrafıma bakınıp yola devam edicekken yine o sesi duydum. Yerimde durup bu sefer diğer kulaklığımıda çıkardım ve cebime koydum. Belkide bir tilkidir diye geçirdim içimden. Çalılıktaki hışırtılar artınca geri geri yürümeye başladım. Aniden çalılıktan bir kurt çıkınca normalden daha sessiz ve durgun bir şekilde ona baktım. Bana yaklaşınca uzaklaşmadım ama yaklaşmadım da. Burunlarımız deyene kadar yaklaştı ve bir pati uzaklığı durdu. O beni inceliyordu ben onu. Tahminen 125 veya 128 cmydi. Siyah kürküne renk katan mavi gözleriyle birlikte inanılmaz bir kurttu. Hatta bu bir kurttan fazlasıydı. O kadar büyüktükü bana sarılmaya kalksa eminim o kürkünün içinde kaybolurum. Yine çalılıklardan ses gelince bir kurt daha gelicek sandım. Bu gözler bir kurdu daha kaldıramazdı. Kurt burnuyla zarif bir şekilde beni koklayıp yanağımı yaladı. "Hey, bunu neden yaptın. Her neyse sen iyi bir kurda benziyorsun yani öyle olup olmadığını bilmiyorum ama... aması yok işte iyi bir kurda benziyorsun. Şimdi adın ne senin bakalım." Boynunda parlak bir şey görünce elimi yavaşça oraya götürdüm ve izin istercesine ona baktım. Tuhaf bir şekilde başını onaylarcasına eğip daha kolay ulaşmam için kafasını kaldırdı. "Acaba hangi korkusuz bir kurt sahiplendi çok merak ediyorum. Hmm bir bakalım... Lucas mı? Hıh ne kadar insan ismi olsada isminin hakkını veriyorsun, ışık saçan, haha. " Kendi yaptığım şakaya gülerken delirdiğimi düşündüm. Ben gülerken Lucasçık beni dikkatle izliyordu. O böyle bakınca aklıma köpekbalığı geliyordu. "Bana öyle bakmayı kes çok korkutucusun," Hala aynı şekilde bana bakmaya devam edince tedirgin oldum. "Tamam her neyse benim gitmem gerekiyor"All Rights Reserved
1 part