Masallar birer beyin yıkama aracıdır. Küçük bir kızken masallara bayılırdım . Özellikle şu beyaz atlı prensli olan masallara ... Kim bayılmazdı ki .Ama büyüyünce hayatın masallardaki gibi olmadığını anlıyorsun . Ve başrol hep başkası oluyor...
Bir gün sevdiğim mahalle kitabını okurken ana karakter için yorum yaptım . Sonuç kendimi bir ekstra karakter olarak buldum . Bu masalda da bir yan karakter miydim ?
''Ne düşünüyorsun ? '' diye sordu . O güzel alt dudağını ısırıyordu .
Gerildim , midem gerildiğinden stresten ekşidi . Neredeyse mide öz suyum ağzıma gelecekti.Ah fena sarpa sarmıştım. Yanaklarımın renklendiğini ve giderek kulaklarıma kadar yayıldığını hissettim. Başımı yana çevirdim . Bilmezlikten gelerek ''Ne hakkında , Yiğit Abi ? ''
Derinden , boğuk bir kıkırdama yükseldi. ''Kaçıyor musun ? '' Yüzü ciddileşip sanki yakın değil gibi daha da yaklaştı .Bir önceki ifade yerine hüzünlü bir bakış yerleşmiş, ressamın resimde çizme isteği yaratacak kadar yüz hatları gerilmişti .
Saçlarımdan kaçan bir tutama uzanıp ,kulağım arkasına yerleştirdi .İç geçirerek,'' Ah seninle ne yapacağım küçüğüm '' .
Bir an sessizlik oldu, ardından parmaklarının yanağımda dolaştığını hissettim. Aniden beni orada sap gibi bırakıp gitti ...
"NEEEEEE" meltem teyzenin bağırmasıyla koltuktan sıçradım
"Bir dakika bir dakika, ben şimdi doğrumu anlıyorum. Adamın biriyle tüm gün boyunca gezip tozup eğleniyorsun hatta ve hatta gecesinde çocuk yapabilecek kadar yakınlaşıyorsun ama sabah kalktığında adam ortalıkta yok ve sen yattığın kişinin adını bile bilmiyorsun " evet sanırım bige güzel bir şekilde özetlemişti
İlk 10 bölüm aynı anda atılmıştı.