Karam, on yedisindeki çoğu veletten farklıydı. Dal gibi zayıftı, dış görünüşünü kıçına takmıyordu, hayatta kalmak için çoğu zaman çalıyordu ve uyuşturucu kullanıyordu. Kısacası boktan bir hayat yaşıyordu. Herkes mutlu olmak zorunda değil, diye düşünürdü. Ta ki asla sahip olmadığı ailesi ortaya çıkana kadar. ~ "İkiz." "Öff, bana şu şekilde seslenme." dedim ters ters. Sarışın züppenin cicili bicili kıyafetlerine baktım, bok gibi parası olmalıydı. "Elli kağıt ödünç versene." Sarışın züppe hiç düşünmeden cebinden yüz lira çıkardı. "Daha fazlasına ihtiyacın varsa verebilirim." dedi çekinmeden. Enayi. "Kesene bereket." dedim parayı kaparken. Sigara param çıkmıştı, şimdi karnımı doyurmak kalıyordu geriye. "Çok konuşmak istiyorsan bana bir yemek ısmarla." dedim rahatça. Çocuğun yüzünde, sanki onu bundan daha fazla hiçbir şey mutlu edemezmiş gibi bok bir ifade belirdi. "Olur." dedi gülümserken. "Abilerimi de-" durdu ve özür diler gibi kafasını salladı, "Yani abilerimizi de çağırayım, birlikte yiyelim." Hay senin abilerine, diye geçirdim içimden. Deliye çatmıştık. Ama deli de olsa zengindi. Para deliden de gelse paraydı, eyvallah ederdim. "Tamam, tamam." dedim ellerimi cebime sokarken. "Çağır bakalım. Nereye gidiyoruz? Hayvan gibi açım."