Elimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Çünkü beni sevmek zorunda değil. Benden beni sevmesini de beklemiyorum zaten. Sadece... Onun üzülmemesi için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum. O mutlu olsun yeter" O kadar güzel hissederek konuşmuştu ki bunları bana söylüyor zannettim bir an. Sevdiği kız gerçekten çok şanslıydı ama bir o kadar da şansızdı çünkü Ulaş'ı daha görmemişti, onun sevgisini farketmemişti.