Dünya'nın unutulan ve sonradan hatırlanan o eşsiz toprakları... Ardena... Nice krallıkların hüküm sürdüğü ama o uğursuz kara topraklarında kimsenin barınamadığı bir ölüm çukuru. Nice soyların başlayıp bittiği, nice ırklar ve yaratıkların doğup öldüğü Ardena Toprakları... En sonunda geriye ne mi kaldı? Elçiler ve Bekçiler... Kalan son iki krallık... Ve o topraklarda yaşamaya çalışan başıboş gezen onca insan. Ardena'nın bir kaderi vardır. Derler ki; suyu hırçın bir deniz kadar öfkeli, toprakları kuvvetli bir zehir gibi acımasız ve ormanları bir hançer gibi keskin, soğuktur. Ardena, namıdiğer Ölüm Meleklerinin diyarı... Elçiler ve Bekçiler... Geriye kalan son iki krallık... İki krallık da birbirlerinden hırslı ve güçlü... Fakat onlardan daha güçlü olan bir şey vardı. Tüm kainatın en güçlü ve en tehlikelisi... Karanlığın Yüzüğü ve onun yegâne Bekçisi, Saf Karanlığın Elçisinin ve de Kor Alevin Bekçisinin yegâne kızı. Anastasia... Anastasia için ne Ardena ne de Dünya bir savaş değildi. Anastasia için tüm bunlar birer oyundu. İnsanlar ise onun kuklalarıydı... Ölüm meleklerinin diyarında herkesin görebildiği bir ölüm meleği vardı artık. Herkesin görüp, işitip, dokunabilip, hissebileceği bir ölüm meleği. Bu artık iki krallığın savaşı değildi. Anastasia ve krallıkların savaşıydı...
24 parts