ARAF MELEĞİ: KAYIP RUH
Bir ışık yansıdı koca gökyüzünden. O ışık sadece bana görünürdü diğer herkese kör. Asıl soru şuydu lügatımda, neden ben?
Işık büyüdü, büyüdü ve tüm bedenimi kapladı. Bir şeyler oluyordu ama müdahale edemiyordum. Zihnim bulanıklaşıyordu, belki de bedenim siliniyordu...
Dünyadan yok oluyordum...
Var olduğum yerse dünya gibi gibiydi ama sadece gibiydi, dünya değildi. Adını bilmediğim bu gri şehir neresiydi peki?
Vera Kaya... Benim adım buydu ama bileğimde yazan isim bambaşkaydı, Hüma...
Hayır, ben Vera'yım, Vera Kaya'yım! O zaman Hüma kimdi?
ARAF MELEĞİ: CEHENNEM SUYU
Onun yokluğunu kalbime gömerek gittim ondan ama bilmiyordum bu gidişle onu korumak isterken ikimizi de tehlikeye attığımı.
Birleşmeyen ruhlar sonsuza dek yok olur, dediler bize. Bilmiyorlardı ki bizim var oluşumuz tenin bileşmesi ile değil kalbimizdeki sevgi ileydi.
Girdiğimiz bu savaşı kazanmak zorundaydık, bizim başka bir çaremiz yoktu. Önümüzdeki her engeli aşmalıydık el ele. Fakat gün geldiğinde tek engelin birbirimiz olacağını düşünemezdik.
Şehre gelmeden önce gördüğüm rüyayı yaşamayı düşünmezdim fakat Purgatoryo Şehri içimde bu vecayı doğurdu. Karnımda, tam oradaydı yanan alev topu ve buna tek bir çare vardı. Çarem sadece ölümdü.
Eşleşen ruhların birleşmesi geldiğinde hiçbir şey sona ermiyordu, her şey daha yeni başlıyordu..
ARAF MELEĞİ: VEDA BUSESİ
Ruhum iki evren arasında sıkışıp kalmıştı, Araf ve Dünya. Kalbim ise iki kişi arasında sıkışmıştı, Aren ve kızım.
Nasıl dayanacağımı bilmediğim günlerin sonunda tek gerçek olan ölüm ile yüzleşmiştim, ruhum sevdiğim adama kavuşurken bedenim kızımdan uzaklaşmıştı.
Tohumumun atıldığı evime, Purgatoryo Şehri'ne, tek gidişli bilet aldığımda hiçbir şeyin bıraktığım gibi olmadığını görecektim. Sevdiklerimi bir bir kaybederken
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu.
"Boşver beyi." deyip dudaklarıma yapışmasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Karşılık veremedim çünkü o dakika sanki her şeyi unutmuş gibiydim ve hiçbir şeyi bilmiyor yapamıyordum...
Çekileceğini anladığımda elimi ensesine attım ve kendime daha çok bastırmaya başladım, karşılık vermeye başlamıştım...
Elimden tutarak ayağa kalktığında bende kalktım, çekilir çekilmez ilk fırsatta konuştum, "Koridorun sonu sağ oda." dememle gülümsedi, tekrar dudaklarıma yapıştı ve beni kucağına alıp hızla odaya götürdü.
İçeri girdikten sonra beni yatağa bıraktı ve dudağımı öpmeye devam etti, yavaşça kayarak boynuma gömüldü ve boynumu emmeye başladı.
İnlemeye başladığımda duraksadı ve tekrar devam etti, boyun etimi koparmak ister gibi emiyordu, bir yola giriyordum, sonu açık ya da kapalı, ama bir yol başlıyordu benim için...