Her hikayenin bir başlangıcı vardır, sonu da olduğu gibi. O son bazen erken gelir. Yaşadığın halde, seni hayattan koparan bir şey vardır. Her gece yeniden aklına gelir. Sürekli dalıp gidersin, gecenin sesini dinlersin. Aklını tırmalayan şeyi bulmaya çalışırsın. Seni zorla uçurum kenarına iten şeyi ararsın. Aslında çok yakınındadır, ama çoğu zaman kabullenmek istemezsin.
Çok sevmekten korkar insan, çünkü sonunda canının yanacağını bilir hep. Benim hikayem değişik başlamıştı. Hep sırtımdan vurulmama rağmen akıllanmamıştım. Çünkü gün geliyor, karşıma öyle insanlar çıkıyordu ki, çok sevmemek mümkün değildi. Mesafeli kalamıyordum. Yine aynı şey olmuştu. Ama bu diğerlerinden daha bir başkaydı. Tenime dokunan yumuşak busesi kadar saf ve masumdu herşey. Yüzündeki gülümsemesi hayallerime çok yakışıyordu. Hayatımın kitabına yeni bir üye gelmişti. Varlığıyla bütün sayfaları dolduruyordu. En sevdiğim şarkıları bile unutturmuştu bana. Denizi görmeden yaşayamayan kalbime, en büyük okyanus olmuştu.