"Ondan nefret ediyorum." Dedim boğazıma dizilen hıçkırıkla. Parmağımı kaldırım karşımdaki aynaya doğrultarak. "Ben aynadaki yansımamdan nefret ediyorum!" diye bağırdım. Sesim boş sokakta yankılandı.
Yağmur her geçen saniye şiddetini artırırken bizi sırılsıklam etmişti. Islak saçları anlına yapışmıştı. aralık olan dudaklarının arasına sinsice giren yağmur damlalarına takıldı bir an gözlerim. O her haliyle çok güzeldi, o bütün yansımalarıyla çok güzeldi. Bana sert bakışların ardında gizlenmiş acıyla baktı.
"Ben aynaya bakamayacak kadar korkak, korkularını sevecek kadar cesurum." dedim fısıltıyla. az önce bağıran ben değilmişim gibi sesim gücünü yitirmişti.
Gök gürledi, şimşek çaktı şehirde bir saniyeliğe kıyamet koptu ve o "korkularını sevecek kadar cesursan eğer." dedi ve beni omzumdan tutup bir mobilya mağazasının vitrinindeki satılık olan aynanın tam karşısına hizaladı. gözlerim aynada onun simsiyah kuyularına takıldı.
"Onu da sev" diyerek kafasıyla aynadaki yansımamı işaret etti. gözlerim aynada asılı duran yeşil gözlerime çevirdim.