Caelum Paradisus - Cennet Bahçesi
Herkesin dilinden düşmeyen,
Hiç kimsenin varamadığı o yer.
"Her günahın bir cezası vardı ve ben, her ne kadar hatırlamasam da günahlarımın cezasını çekiyordum."
Dört kişinin yönettiği o dünya. Kendi dünyalarında yok oldular. Mutluluk onlar için de sonsuz olmadı.
Beş farklı soy. Kıyamet sonrası ayrılan yolları. Kaybedilen onlarca savaş. Yıkım ve sadece pişmanlık.
Düzen bozuldu, dünya krallıklara ayrıldı. Her bir krallık farklı amaçlar edindi kendine. Yaşamaya ve savaşmaya devam etti.
"Bir dahaki sefere kalbimi hedef aldığında öldüğümden emin ol."
Krallığının prensesi ve geriye kalan tek vârisi olan Lilya Letitia, olanlardan bihaber yaşamaya devam etti. Bir av haline geldiğinden bihaber... Bilmiyordu fakat hissedebiliyordu ki bu yolda evini, benliğini, ruhunu ve daha nicelerini kaybedecekti. Bilmiyordu, haberi dahi olmayan bu güçlerinin onun ölümü olacağını.
Güneşin bir kez bile doğmadığı, çiçeklerin açmadığı, şah yerine piyonların lider olduğu bu yolda tek başınaydı.
Tüm bu yolun sonundaysa kolları arasında kıvranan anıları, her bir gözyaşıyla silinen gülümsemesi ve saç tutamlarıyla birlikte düşen hayalleri...
"Ya beraber öleceğiz ya da sen özgürlüğe kavuşacak ve eksik ruhunu tamamlayacaksın."
"Benim ruhumun eksik parçası sende olduğu sürece her zaman ruhumu tam hissedeceğim."
# Gençkurgu-- Fantastik #
# 3. Fantastik
# 1. Akademi
# 1. Büyü
# 1. Ejderha
# 1. Efsane
# 1. Elementler
# 1. Krallık
# 1.Takıntı
# 1. Savaş
# 2.Ruh
# 3. Merak
- Düşünsene, sen büyünün her şey olduğu bir dünyada, zerre kadar büyü gücüne sahip değilsin. Sen bu dünyada hiçbir şey yapmazsın. Her şeyden vazgeç gitsin. Sen doğuştan eziksin !
Cümlesini bitirdikten sonra yüzüme doğru baktı. Gözlerindeki aşağılayan bakışlarla yaptığım mimikleri izliyordu. Sağ elini kaldırıp yüzünü aşağıya yukarı doğru sıvazladıktan sonra eli yüzünde durdu. Elinin yardımıyla sağ gözünün göz kabağını havaya kaldırdı. Işaret ve orta parmağını gözünün üstüne yerleştirip göz bebeğinin iyice görmemi sağladı. Göz bebeğinin içinde bile beni aşağılayan, hor gören bir tutum vardı.
Elini yüzünden çekip gözlerini gözlerime tekrar dikti ve güçlü kahkahalar atarak gülmeye başladı. O kahkahalar attıkça içimde kopan fırtınadan haberi bile yoktu.
- Yanılıyosun ! Dedim sesim güçlü ve yüksek çıkmıştı. Yüzüne doğru baktığımda anlamsız gülümsemesi kaybulmuş şaşkın bir şekilde bakıyordu.
- Ben ezik değilim. Ben güçsüzleri korumak için kendini ateşe atmış biriyim.
****************
İçinde bulunduğum Daryon krallığı da dahil bütün dünya büyü gücü üzerine kuruluyken benim içimde hiçbir büyü gücü yoktu. Köyümüze gelen elçinin beni akademiye götürmesi ile bütün hayatım kökten değişti.
Şimdi ejderhayı ve yeni sahip olduğum güçleri kullanarak en güçlü olmak zorundaydım. Bu sayede canımdan bile değer verdiğim herkesi koruyabilecektim.