Ön Söz
Gövdesinin toprağa en yakın yerinden kesilen ağaçları görmüşsünüzdür. Kış bitip de bahar geldi mi kurudu sanılan o gövdeden onlarca dal çıkar. İncir, nar, zeytin gibi ağaçlarda ise gövde kesilmemiş bile olsa sayısız filiz yeşerir ağaç diplerinden.
Korona günlerinde eve kapanmak, okuma yazma sürecimi de etkilemişti. Yıllarımı verdiğim bu uğraşta bir anda tıkanıp kalmıştım. Ortam olarak uzun soluklu işlere eğilemiyordum. Okuma desen o da bir yere kadar. Ara sıra bir iki kitap bitirirsem ne âlâ.
Sonra bir gün, anlık diyebileceğim öyküler belirdi kafamda. Kendime 120-150 sözcüklük bir sınır da koyup olayın özünü telgraf gibi yazmaya çalıştım. Anılarımdan, gözlemlerimden, eskiden yazdığım öykülerden yola çıktım. Üç bin beş yüz sözcüklü bir öykümü dahi bu kısalıkla anlatabildim.
Yazabiliyor, üzerinde düzeltmeler yapabiliyordum. İçimdeki edebiyat ağacı kurumamıştı demek ki!
Yazması benden, kafanızda dallandırıp budaklandırması sizden...