Büyük bir bilinmezliğin içindeydim. İşim bilinmeyenleri öğrenmekti ama ben koca bir bilinmezliğin tam kalbindeydim. Neden burada olduğumu bilmiyordum. Annemin, geçmişinin ne kadarını hatırladığını bilmiyordum. Ablamın değil nerede olduğunu, yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordum. Can düşmanımın, hayatımızı cehenneme çeviren o kansızın, annemin geçmişini; benden birtanecik ablamı alan o alçak adamın hangi delikte saklandığını bilmiyordum. Ne ara bu kadar bilinmezliğe battığımı bilmiyordum. Hayatın bana daha ne kadar oyun oynayacağını bilmiyordum. Kaç nefeslik ömrüm kalmıştı onu da bilmiyordum ancak, bildiğim tek şey vardı; doğru yolda, doğru yerde olduğum. Bir tek Kale'nin benim için en doğru yer olduğunu biliyordum. Elbet bir gün bütün bu bilinmezlikler son bulacaktı. Fakat o gün ben aynı ben olarak kalmayı başarabilecek miydim? Bu soru da cevabını bilmediğim herşeye dahildi. Ben Arya Aktaş, bu hikayede en çok bilinmeyenlerin üzerine oynayacaktım, o bilinmeyenlerin benim üzerime oynadığı oyunlardan habersiz... Uyarı: Bu hikayedeki tüm olaylar, kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür, gerçek hayatla hiçbir bağlantısı yoktur. Argo, küfür ve +18 sahneler içerebilir. Not: +18 sahne deyince hemen aklınıza fesat şeyler gelmesin, detaylı bir işkence sahnesi de +18'dir. ;))All Rights Reserved
1 part