Eşsiz bir yolculuk... ♡ ''Lotus çiçeği üzerine konan her bir toz zerresini temizlermiş...'' Gözlerimin içine bakıyordu. İçime işleyen bakışları vardı. Hafifçe güldüğümde sözlerine devam etti. ''Tıpkı güldüğünde kötü olan her şeyi unutmam gibi...'' Ben nutkum tutulmuş bir şekilde onu izliyorken o elimdeki kutuda duran kolyeyi çıkarttı. Arkamı döndüm ve takmasını bekledim. Düşüncesi çok naifti. Böyle güzel bir hediye... Böyle güzel bir ortam herkese nasip olmazdı... ♡ ''Ya kızım yavaş olsana ezdin resmen.'' Eylül Zehra'nın kolundan tutup üzerimden çekmeye çalışırken bir yandan da azarlamaya başladı. ''Freni boşalmış damperli kamyon gibisin Zehra.'' Zehra ayağa kalkmıştı bile. Eylül de bana yardımcı olmak için elimden tutmaya çalışıyordu. Tabi ben bu sırada gülmekten kendi kolumu bile kaldıramıyordum ki kendimi kaldırayım. O sırada içeriden gelen kapı açılma sesiyle irkilip hemen ayaklarımı toparlayıp oturdum. Görüş alanımıza Oğuz girmişti. Herkes çok sessiz bir biçimde Oğuz'u izlerken bende ne yapacak diye merakla kafamı kapının kenarından çıkardım. Sanırım su falan içecekti. ''Deve kuşu olduk resmen şu halimize bak.'' Eylül gülerken Zehra eliyle Eylül'ün ağzını kapatıp, ''Sus duyacak şimdi. Onu izlediğimizi anlayacak.'' Ne onu mu izliyorduk. Çok ayıp ya. Biz kim izlemek kim. Sadece gitmesini beklerken etrafa göz atıyorduk o kadar... ♡ ''Ben salondakileri alayım. Sen de diğer üçünü. Nasıl fikir?'' ''Zehra saçmalama. İkimiz birlikte yapacağız. Ayrılmak yok.'' Zehra sessizce iğneye ipliği geçirmeye çalışıyor ben ise içeriyi kontrol ediyordum. Çok sessiz olmamız gerekiyordu. Sonuçta yapacağımız işte ses çıkarırsak bizimkilerden birisi uyanabilirdi. Ne mi yapacaktık? Herkesi bu gece yattığı yere dikecektik...
1 part