NOT: BU HİKAYE İLK OLARAK 9 MAYIS 2023 TARİHİNDE YAYIMLANMIŞ, DÜZENLENEREK YENİDEN PAYLAŞILMAYA BAŞLANMIŞTIR!
Seneler önce askerde Üsteğmen olarak dağlarda savaşan Mahir Erten AYDEMİR, karşı karşıya geldiği teröristlerden elebaşını öldürür.
O an askeri hayatında yakaladığı başarı onu ve ailesini gururlandırsa da bu, Baş Komiser abisinin hayatına mâl olur. Bu ölüm Mahir'i büyük bir acıya ve psikolojik sorunlara sürükler. Öyle sorunlar ki bir görevde ağır yaralanır ve operasyonlara odaklanamadığı için görevden alınır.
Bir şekilde hayatını Baş Komiser olarak devam ettirirken psikolojik sorunlarıyla baş etmeye çalışır.
Tam bu sırada ailesini bir otobüs yolculuğunda, teröristlerin hain saldırısında kaybeden Ayşim Güneş ailesinin intikamını almak için hayali olan polisliğe tutunur ve Komiser olarak hayatına devam ederken görevini devamlı eski dosyaları araştırmak için kullandığından görevinden atılır.
Kaderin bağladığı yüreklerde çıkan iki yangın, üç ölü ve geriye kalan sadece yaşayamayan iki insan.
"Bu savaşı durdurabilir misin Baş Komiser? İçimde ki savaşı durdurmaya gücün var mı?"
Kadın sorar gibi söylese de aslında sesi yalvarır gibi çıkmıştı. İçinden çıkamadığı bu savaştan artık kurtulmak istiyordu.
"İçinde ki savaş senin zihninde Ayşim, bunu ancak sen durdurabilirsin ama," deyip parmak uçlarını kadının kalbine yasladı. Parmaklarının altında ki yaşamı hissetmeye ihtiyacı vardı.
"Kalbinde ki savaşı bırak ben üstleneyim. Senelerce dağlarda savaşan Üsteğmen Mahir Erten AYDEMİR, bir kadının kalbinde ki savaşa yenik düştü demesinler," dedi adam sanki o savaşa çoktan yenik düşmemiş gibi.
Ortada bir savaş vardı. Dökülmesi gereken kanlar, yerine getirilmesi gereken sözler. Bu yüzden kaderin ortak noktada birleştirdiği, güler yüzünü göstermediği bir gün iki yürek birleşmişti.
Işık Krallığı, yüzyıllardır yönettiği gezegenini karanlığa mahkum etmişti. Artık güneş yoktu, halk açlık ve yoksullukla savaşıyor; çaresizce Sonsuz İmparatorluk'un bir gün yeniden ışığı getirmesini, çiçekleri açtırmasını bekliyordu. İmparatorluk, krallığa dair her şeyi yok etmiş, öldürmüş ve yasaklamıştı. Bir kişi hariç. Varisi sağ bırakmışlardı. Koskoca Işık Krallığı'ndan geriye yalnızca bir kişi kalmıştı.
Bir de Alin vardı, hikayemizin ana karakteri. İmparatorluğun idam cezasına çarptırdığı Alin, dedesiyle sade bir hayat yaşayan sıradan bir kızdı aslında. Ta ki hayatının aşkı, en güvendiği insan ona ihanet edene kadar. Henüz 20 yaşındaydı ama günlerce işkence görmüş, adı tüm vatandaşlar tarafından bilinir hale gelmişti. Herkes onu arıyordu. O gezegenin en büyük günahkarıydı.