Ara sokaklardan deli gibi koşuyordum. Deli adam hala peşimde, artık ciğerlerim patlamak üzere daha ne kadar koşabilirim acaba hiç bilmiyorum. Çatlak herif bir türlü bırakmıyordu peşimi. Bu sefer beni yakalarsa kesin öldürür. Ölmekten beter eder beni. Ne olursa olsun yakalanmamalıyım. Ciğerimde son bir nefes dahi kalsa kaçıcaktım. Ara sokaklardan artık çıkıp kalabalık alana gitsem çok iyi olurdu. Tam karşıdan karşıya geçiyordum ki önümü siyah lüks bir araba kesti. İçinden bir amca yaklaşık 50li yaşlarda , sarışın mavi gözlü biri camı açıp "atla!" Diye bağırdı. Sanırım tek şansım bu adamdı çünkü Kazım beni yakalarsa iflahımı şaşırtır bundan emindim. Direkt kapıyı açıp oturdum. Oturmamla arabanın hareket etmesi bir oldu. Hemen arkamı dönüp Kazım a baktım. Elinde silahla geride kalmış yorulmaktan ellerini dizlerine koymuş küfür sayıyordu pezevenk. Derin bir nefes alıp bir kaç saniye soluklandıktan sonra yanımdaki adama döndüm. Dikkatini yola vermiş, beni bir yere götürüyordu. "Kimsiniz? Beni neden kurtardınız?" Adam bana dönüp baktı, gözleri dolmuştu dokunsam ağlayacaktı resmen. Sonra tekrar bakışlarını yola çevirdi ve "Her şeyi anlatıcam ama ilk önce daha güvenli bir yere gitmeliyiz. O zamana kadar biraz dinlen. Emin ol duyacaklarına sende çok seviniceksin."...