Hayaletlerin ve Kabusların tanrıçası olarak görevim oldukça basitti. Gündüzleri saf ruhların ölüler diyarında sorunsuzca yolculuk etmesinde yardım ederdim. Geceleri ise hayaletlerimle birlikte yeryüzüne iner o ruhlarda derin yaralar açan canavarların kabusu olurdum. Merhametim ne kadar kusursuzsa zalimliğim de o kadar eksiksizdi. Diğer tanrı ve tanrıçaların aksine ben ne siyah, ne de beyazdım. İnsanların beni anlattığı hikayelerde gri diye bir renkten söz geçmezdi. Ta ki onunla tanışana kadar... Yüzyıllardır kovaladığım adamla. Yüzyıllardır peşinden koşmama rağmen bir türlü yakalayamadığım, şimdiye kadar ölüler diyarının kapısından giren ve intikamlarını alacağıma söz verdiğim yüzlerce masum ruhun o cani katiliyle. Hayatımda ilk defa siyah olmak istemedim. İlk defa yaşadığını sonuna kadar hak eden birine işkence ederken bundan zevk alamadım. Hayatımda ilk defa benim kadar çaresiz, benim kadar sıkışmış biriyle tanıştım. Biz hem birbirimizin birebir aynısıydık hem de tam zıttı. O siyahla beyazın mükemmel bir karışımıydı ben ise siyah ve beyazın hiç birbirine değmeden duran hali. Ve ben yüz binlerce yıllık varlığımda ilk defa gri olmak istedim. Tıpkı onun gibi.All Rights Reserved
1 part