Hepimizin zaman zaman korktuğu şeyler olmuştur. Ama benim en çok korktuğum şey Lise. Liseye daha yeni geçicek olmam dışında hayatım gayet sakindi. Ama bu kaçınızlmazdı ve okulların açıldığı gün geldi çattı. Bütün korkumla evden çıktım ve okula gittim. Herkes okulun önünde kapının açılmasını beklerken bir köşede sessizce etrafı inceliyorudum. Ta ki güzüme o çarpana kadar... Karşı kaldırımdaki çocuk çok dikkatimi çekmişti. Büyüleyici bir gülümsemesi vardı. Kim olduğunu çok merak etmiştim ama öğrenebileceğimide pek sanmıyordum doğrusu. Her neyse okula girdik müdürün sınıfları okumasıyla herkes sınıfına gitmeye başladı. O da gitti haliyle. Aslına bakarsanız ilk günüm tahmin ettiğim gibi berbat geçmişti ve sınıfımı bulamadığım için eve dönmüştüm. Ertesi gün sınıfı buldum. İçeri girdiğimde hayatımı iyi mi yoksa kötü mü etkileyeceğini bilmediğim o manzarayla karşılaştım. Dünkü çocuk benim sınıfımda ön sıralardan birinde oturuyordu. O an için bu duruma çok sevinmiştim. Sıralardan birine oturdum ve hocanın gelmesini bekledim. Bildiğiniz gibi ilk günler kendini tanıtma gibi sıkıcı muhabbetlerle geçer. Ama ilk defa bu sıkıcı muhabbet bana sıkıcı gelmemişti. O nun adını öğrenmek için gayet güzel bir fırsattı. Sessizce sıranın ona gelmesini bekledim ama her seferinde daldığım için adını duyamamıştım. En sonunda öğrendim adını. Ben ondan Narşist Prens diye bahsedeceğim. İlk hafta derslerde sürekli ona bakarak geçti. Tabi ben bu arada arka sıramda oturan biriyle tanıştım. Adı "Can". Onun arkadaşıydı aynı zamanda da başkan yardımcısı. Başkan da Narşist Prens'di. Her neyse cuma günü onu 2 gün göremeyecek olmamın verdiği hüzünle eve geldim. Facebooktan ona istek yollamam için bir anlık deli cesareti geldi ve yolladım. Zaten neden yolladım ben aptal mıyım diye deli dana gibi evde koşmam uzun sürmedi ve isteği iptal etmek için girdiğimde bir de ne göreyim...All Rights Reserved