Siz hiç siyaha boyanmış bir okul gördünüz mü? Ya da siyaha mahkum edilmiş bir okul...
Gece Koleji... Siyaha boyanmış, siyahtan başka bir renk görmenin imkansız olduğu o dört duvar.
Belki benim kaderim belki bahtımdı bu okul... Şimdilik susmak en iyisiydi... Zaten her şey sustuğum için başladı...
Her şey 10 Aralık ta bu okula kayıt yaptırmamla başlamıştı. Normal bir okul üstünde gökkuşağı, bulut, kelebek falan olanlardır. Ama bu okul tam tersine siyahın üzerine inşaat edilmiş gibi duruyordu. Ya adı Gece Koleji olduğu için ya da... Sustum ve yutkundum. Çünkü elimden sadece susmak geliyordu. Annem şu kel müdürlerden biriyle konuşurken bende etrafı inceledim. Annem kayıt yaptığını söyledi ve oradan uzaklaştık. Eve gidince bilgisayarımı aldım ve biraz araştırma yapmaya karar verdim. Okulun geçmişi hakkında bilgi sahibi olmak istiyordum. Tabi ki bilindik üç beş şeyden başka hiçbir şey yazmıyordu. Öğrendiğim şeyler; Eskiden burada başka bir özel okul varmış. Ama o okul başka bir şehre taşınmış ve bu bina ise Gece Koleji'ne dönüştürülmüş. Okulla ilgili birkaç kötü şey yazıyordu, bazı asılsız efsaneler vardı. Bu benim içime büyük bir şüphe düşürdü. Ama babam okulun yıllık ödemesini yapmıştı. Ayrıca çevremde başka bir okul yoktu. Diğer okulum dan ayrılmıştım çünkü bazı öğrencilerin ciddi sıkıntılar yarattı. Bu yüzen bir anda 12. sınıf için lise değiştirdim.
Bir seçeneğim yoktu. Ben bu okula mahkumdum. Bekliyordum, susuyordum... Ayın 13'nün gelmesini bekliyordum. Belki her şey çok güzel olurdu. Yeni arkadaşlar edinirdim. Öğretmenleri severdim. Belki hayat düşmeden devam ederdi...
O ipin üzerinde cambaz gibi yürümem gerekiyordu. Yoksa düşerdim, çünkü elimi tutup beni kavrayacak, geri çekecek veya kaldıracak kimsem yoktu...
Tutacak bir elin olmadığında hayat sana ipin üstünde düşmeden yürümeyi de ö