Gerçek ve sahte arasındaki ince çizginin arasında, arafta kalırken, ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
İlişkiler onun için çok basit bir hâl almıştı, hatta onun dışında biriyle ilişki midesini bulandırdığı için bütün ilişkilerinde oyunculuk yeteneğini kullanıyordu.
Seviyor gibi yapıyor, üzülmüş taklidini ağlayarak ustalıkla gerçekleştiriyordu.
Detaycıydı, onun gibisi bulunamazdı. Ta ki kendisi gibi detaycı biriyle karşılaşana kadar hiçbir kere bile olsun sendelememişti.
En az onun kadar detaycı biriyle karşılaşınca kelimenin tam anlamıyla ilk defa düşmüştü.
~Gerçek hayattan uyarlama~
Kitabın içinde yazılan her şey şahsıma aittir, izinsiz kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, (ç)alınamazdır. §
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...