-Novel Çeviri/Translation-
Park Yul kendini bir roman dünyasında buldu.
Şimdiye kadar pek çok fantastik roman okudu, bu yüzden böyle bir şeye bir şekilde adapte oldu. Biraz yaşa, kendini bir romanda bul! Ve sonra geri gel! Böyle olmalı değil mi?
Ama neden ileride deli, saplantılı erkek başrol olacak karaktere verilen pamuklu bebeğin bedenine sahipti?
"Levi, bana verdiğin bebek hareket ediyor gibi görünüyor."
"Neden bahsediyorsunuz?"
Yul, kendisine bakan Arşidük'ün bakışlarına katlandı.
Sabırlı ol, sabırlı ol. Şimdi nefes bile alırsan, mahvolursun.
"Hmm. Evet, bu benim hayal gücüm olmalı."
Arşidük daha sonra arkasını döndü ve düz bir sesle söyledi.
Yul yaşıyordu. Böyle sefil bir hayattan sağ kurtulmuştu ve bugün de.
Levi.
"Evet."
"Yak şunu."
"Ne?! Hayır!!!!!!!!!"
Panik içinde bağırırken şaşkın bakışlar ona çevrildi.
Ah, ben mahvoldum.
Ömrünü adadığı erkek ona ihanet ettiğinde bir insan ne yapmalıdır?
Pelin'in hayatı boka sarıyordu. Hayal ettiği işi yapamadığı gibi çocuk istediği eşinin başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmişti. Hayatından ne istediyse hiçbir zaman elde edememişti.
Aslında hayatının hangi nokta da ters gitmeye başladığını biliyordu.
Lise yılları....
Ama geri dönüş yoktu öyle değil mi?
Bir gece annesinin evinde kalırken ev telefonunun çaldığını duydu. 90'lardan kalma telefonun hala çalıştığını bile bilmiyordu. Aldığı uyku ilaçlarının etkisi bedenini ele geçirirken telefonu kaldırdı ve kulağına götürdü.
Sonrası ise karanlık.
Kendine geldiğinde annesinin evindeki yatağında uyandı. Ne olduğunu çok geçmeden anlamıştı. 1998 yılındaydı. 17 yaşındaki haline geri dönmüştü.
Geriye hayatını değiştirmek kalıyordu.
Üstelik eğer başarılı olursa okulun popüler çocuğunun da hayatını kurtarabilirdi. Tabi bunu yaparken ona aşık olmazsa.
Bunu başarabilir miydi?