Unutulmuş Prensesin Güncesi
  • Reads 2
  • Votes 0
  • Parts 1
  • Reads 2
  • Votes 0
  • Parts 1
Ongoing, First published May 23, 2023
-Hey o da kim?
-Doğu tarafındaki yıldız sarayından gelen birileri olduğunu duymuştum, sanırım bu o
-O saray ölen kraliçenin kaldığı saray değil miydi?
-Evet ama yıllar önce prensesi doğururken ikisinin de öldüğü söyleniyordu. O zamandan beri kral o sarayı ziyarete kapatmıştı
-Orada kalan hizmetçiler bile uğursuzdu zaten, geçen gün birine denk geldim. Ağzını bıçak açmıyor hiç. Konuşmaya çalıştım yüzüme bile bakmadan geçip gitti 
. 
. 
. 
. 
-Hey duydun mu kral prensesi istemediği için öldüğü söylentilerini yaymış, bunca zamandır o büyük sarayda tek başına kaldığını duydum. Kralın hastalandığı haberini duyup kendini ortaya çıkartmış olmalı 
-Ortalık karışacak gibi duruyor, bunca zamandır sarayda hapis kaldıysa eğer öfkesi kolayca dinmeyecektir
- ama ne yapabilir ki, hapis hayatı yaşadıysa dış dünyayla ilgili hiçbir bilgisi olmasa gerek 
- bu kulağa daha kötü geliyor. Bilgisiz bir kraliçeden daha kötüsü öfkeli ve bilgisiz bir kraliçedir unutma 
-abartma o kadar da değildir
-sinirini halktan çıkarmasın da 
. 
. 
. 
. 
Söylentiler kulaktan kulağa yayılıyordu. Ve ben söylentilerini aksine hapis değildim, sadece beni istemeyen bir baba yerine, sessizliği tercih eden unutulmuş prensestim. Evet annemin beni doğururken öldüğü doğru. Ama olayları anlatmak sanırım baya uzun sürecek, ahh neyse başlayalım.
All Rights Reserved
Table of contents
Sign up to add Unutulmuş Prensesin Güncesi to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
72 parts Ongoing
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
𝗘𝗩𝗥𝗘𝗡𝗟𝗘𝗥𝗶𝗡 𝗙𝗘𝗟𝗔𝗞𝗘𝗧𝗶 [𝗙𝗮𝗻𝘁𝗮𝘀𝘁𝗶𝗸] by Damlapl3
200 parts Ongoing
"Ağlamak istemiyorum!" diye mırıldandı kalan son mecaliyle. Kulaklarını çocukların ağlayışları, kadınların çığlıkları doldurdu.Bu bir felaketi! Melodi bir felaketin kurbanıydı...Başını iki yana salladı acıyla. "Bırak onları! İstediğin benim gözyaşlarım değil miydi? Dokunma onlara! Görünme onlara nolur... Ben sana," duraksadı.Hızla başını salladı bunu yapması gerekiyorsa eğer, yapacaktı. Onları kurtarmak için Bi bedel ödemesi gerekiyorsa yapacaktı! Bunu yapabilirdi. Yapmalıydı. Yapmak zorundaydı... Avuç içlerini açarak baktı. "İstediğini vereceğim!" Ellerini açarak göğe kaldırdı. Sesi yükselirken "İnşAllah gözyaşlarımda boğulursun! İnşAllah kandan göz yaşlarımla beslenen miğden yırtılır da geberip gidersin. "gözleri dolu doluydu" Allahın cezaları! "diye haykırdı. Bunu yapmak istemiyordu hiç bir zaman istememişti. Ne tüm bunları yapmak nede Düşmanının kölesi olmak istemiyordu. Karanlığın mahkumlarından biri olmak istemiyordu." Sana istediğini vereceğim bırak onları! "bağırarak kendini açıklamak onları korumak istiyordu. Gökyüzünden kahkaha sesleri yükseldi. Tekrar kaybetmişti Melodi, yeniden birkez daha kaybetmişti düşmanlarına yenilmişti. Dolu gözlerle karanlığa baktı. Hepsi onun suçuydu egosunu tatmin etmiş olsa gerekti. Bu ihanetin... Bu ihanetin bedeli ağır olacaktı. Eğer bir bedel ödüyorsa efendisi de ödeyecekti. Bu bedeli ona bizzat kendisi ödetecekti. " Beni bu hale getirdiğin için... " gözünden akmaması için dua ettiği hatta saatlerce dil döküp, yalvardığı o yaş aktı. Kandan bir damla yanaklarından süzülerek ayağının altındaki kayaların üzerine düştü. Sertçe yutkundu." Senden nefret ediyorum! " ETKİLENECEKLER OKUMASIN! #Paronayak 1. #Ajanlar1. #Yaratıklar1. #Köle1. #Evrenler1. #Sevda1. #Deli1. #Nefret1. UYARI :⚠️ Böyle bir konuyu daha önce okumadınız.
EJDERHA ŞÖVALYESİ ~ ARYA ~ by yildizmutlu91
88 parts Ongoing
# Gençkurgu-- Fantastik # # 3. Fantastik # 1. Akademi # 1. Büyü # 1. Ejderha # 1. Efsane # 1. Elementler # 1. Krallık # 1.Takıntı # 1. Savaş - Düşünsene, sen büyünün her şey olduğu bir dünyada, zerre kadar büyü gücüne sahip değilsin. Sen bu dünyada hiçbir şey yapmazsın. Her şeyden vazgeç gitsin. Sen doğuştan eziksin ! Cümlesini bitirdikten sonra yüzüme doğru baktı. Gözlerindeki aşağılayan bakışlarla yaptığım mimikleri izliyordu. Sağ elini kaldırıp yüzünü aşağıya yukarı doğru sıvazladıktan sonra eli yüzünde durdu. Elinin yardımıyla sağ gözünün göz kabağını havaya kaldırdı. Işaret ve orta parmağını gözünün üstüne yerleştirip göz bebeğinin iyice görmemi sağladı. Göz bebeğinin içinde bile beni aşağılayan, hor gören bir tutum vardı. Elini yüzünden çekip gözlerini gözlerime tekrar dikti ve güçlü kahkahalar atarak gülmeye başladı. O kahkahalar attıkça içimde kopan fırtınadan haberi bile yoktu. - Yanılıyosun ! Dedim sesim güçlü ve yüksek çıkmıştı. Yüzüne doğru baktığımda anlamsız gülümsemesi kaybulmuş şaşkın bir şekilde bakıyordu. - Ben ezik değilim. Ben güçsüzleri korumak için kendini ateşe atmış biriyim. **************** İçinde bulunduğum Daryon krallığı da dahil bütün dünya büyü gücü üzerine kuruluyken benim içimde hiçbir büyü gücü yoktu. Köyümüze gelen elçinin beni akademiye götürmesi ile bütün hayatım kökten değişti. Şimdi ejderhayı ve yeni sahip olduğum güçleri kullanarak en güçlü olmak zorundaydım. Bu sayede canımdan bile değer verdiğim herkesi koruyabilecektim.
You may also like
Slide 1 of 10
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) cover
küçük ayı ve büyük ayılar cover
Öğretmenim gxg cover
FELAKET'İN KOLLARINDA cover
Lidena cover
𝗘𝗩𝗥𝗘𝗡𝗟𝗘𝗥𝗶𝗡 𝗙𝗘𝗟𝗔𝗞𝗘𝗧𝗶 [𝗙𝗮𝗻𝘁𝗮𝘀𝘁𝗶𝗸] cover
EJDERHA ŞÖVALYESİ ~ ARYA ~ cover
90'lar Yeniden cover
FERİT (GAY) cover
Genesis ᴮˣᴮ cover

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu)

72 parts Ongoing

Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.