-Hey o da kim? -Doğu tarafındaki yıldız sarayından gelen birileri olduğunu duymuştum, sanırım bu o -O saray ölen kraliçenin kaldığı saray değil miydi? -Evet ama yıllar önce prensesi doğururken ikisinin de öldüğü söyleniyordu. O zamandan beri kral o sarayı ziyarete kapatmıştı -Orada kalan hizmetçiler bile uğursuzdu zaten, geçen gün birine denk geldim. Ağzını bıçak açmıyor hiç. Konuşmaya çalıştım yüzüme bile bakmadan geçip gitti . . . . -Hey duydun mu kral prensesi istemediği için öldüğü söylentilerini yaymış, bunca zamandır o büyük sarayda tek başına kaldığını duydum. Kralın hastalandığı haberini duyup kendini ortaya çıkartmış olmalı -Ortalık karışacak gibi duruyor, bunca zamandır sarayda hapis kaldıysa eğer öfkesi kolayca dinmeyecektir - ama ne yapabilir ki, hapis hayatı yaşadıysa dış dünyayla ilgili hiçbir bilgisi olmasa gerek - bu kulağa daha kötü geliyor. Bilgisiz bir kraliçeden daha kötüsü öfkeli ve bilgisiz bir kraliçedir unutma -abartma o kadar da değildir -sinirini halktan çıkarmasın da . . . . Söylentiler kulaktan kulağa yayılıyordu. Ve ben söylentilerini aksine hapis değildim, sadece beni istemeyen bir baba yerine, sessizliği tercih eden unutulmuş prensestim. Evet annemin beni doğururken öldüğü doğru. Ama olayları anlatmak sanırım baya uzun sürecek, ahh neyse başlayalım.All Rights Reserved
1 part