Klasik bir lise kurgusu ama aynı zamanda tüm klişelerden de farklı... Umarım seversiniz. Ayda babasının şirketi karşılığı tanımadığı yaşlı bir adama satılacağını çokta tesadüfi olmayan bir şekilde öğrenmiş ama buna boyun eğmemiştir. O gece korkuyla evi terk etmiş ve kalacak yer bulamadığı için havaalanına gitmişti ama bilmediği şeyse orada yurtdışından yeni dönen Mirzayla karşılacak olmasıydı. İkisininde en yakın arkadaşları aynı kişi olan bu ikili okul hayatı boyunca bir kaç cümle ve selamlaşmadan ileri gidememişlerdi. O gece onların son kısa konuşması olacaktı ve hayatlarını kurtarmaya çalışan iki genç birbirlerinin hayatları olacaklardı... ... Allahtan içerisi çok dolu ve sesli olduğundan fısıltılarımız duyulmuyordu. Israrcı bakışlarına daha fazla dayanamayıp bende ona baktım " ne var?" Dedim agresif halimi takınarak. Yüzündeki gülümsemeyle sadece omuz silktti ve hiç gocunmadan beni izlemeye devam etti. Hayır zaten aramızda çok mesafe yoktu ve bu beni oldukça geriyordu birde bakışlarını üzerimden çekmiyordu. ... Zar zor kendimi toparladım. Elimi kalbime bastırıp " bende bir an bana yazılıyorsun sandım korkttum" güldüm. " ayrıca 'canım' kelimesi lafın gelişiydi." Diyerek sırtımı iyice duvara yasladım. Gözlerimi kapıya değdirip tekrar ayaklarıma çevirdiğimde " şu zilde bi çalamadı ne uzun tenefüsmüş" diye kendi kendime söyleniyorken Mirza'nın sesiyle kafamı ona kaldırdım ve onun ciddi gözleriyle karşılaştım. " senden hoşlanabilme ihtimalim neden korkutuyor seni?" Oldukça ciddiydi yine de her zaman yaptığım gibi fark etmemiş gibi yaptım " ne o senden hoşlanmamam gururuna mı dokundu? Sabah senden hoşlanmamam hoşuna gidiyordu." Bana cevabını ağzını açmadan gözleriyle verdi; anlaşılan görmezden gelme oyunu bitmişti " Hoşlanmamı mı tercih ederdin?"All Rights Reserved