Gelip yanıma oturdu.
"seni öpmek istiyorum" dedi. Heyecandan kalbim yerinden çıkacaktı. Bana dogru eğildi. Beni öpmesini istiyor muydum?
Evet, istiyorumm
Dudakları dudaklarıma değdi, sanki yıllardır sevdiği kadına hasret kalmış gibi derin bir özlemle öpmeye başladı. İçimi basan ateşle heyecanım katlanarak arttı. Öpüşleri sıcacık ve yumuşaktı. Kendini geri çektiğinde yüzümü avucunun içine aldı ve küçük bir buse kondurdu. "çok güzelsin be kızım, senin için yanıyorum" dedi. Nerden geldiğini bilmediğim bir cesaretle "tek sen yanmıyorsun, bende yanıyorum " dedim. Gözleri memnuniyetle kısıldı ve beni göğsüne uzandırdı. Başımın üstünde dudaklarını gezdirdi sanki kokumun tüm hücrelerine geçmesini ister gibi kokumu genzine çekti. Onu seviyordum, onun yanında olmak bana güven ve huzur veriyordu. Ona olan hislerimi açıklamam gerekiyordu. Nede olsa o itiraf etmiş sayılırdı tam bir itiraf gelince karşılık verecektim. Bu düşüncelerle ona sarıldım ve gözlerimi kapadım. Kokusu çok güzeldi. Derin ve etkileyici bir kokusu vardı.
"Bir daha yüksek sesle konuşma yok tamam mı?" Sesinde yumuşak bir tını vardı. Normalde ona göre olmayan bir sesti. Yutkunmamak için zor tutum kendimi.
"Niye ki?" Demeden edemedim. Merak ediyordum benim ondaki yerim neresiydi?
"Sesinin kısılmasını istemiyorum Akça."
"Niye?" Dedim tekrardan. Sinirlenmesini bekledim ama sakince soruma cevap verdi.
"Senin sesini duymam gerekiyor."
"Niye?" Sabır diler gibi başını iki yana salladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gamzelerini göstererek gülümsedi.
"Sesin bana huzur veriyor."