"Ne yani?" Diye sordu genç Lee. "Yol göstereceğim kişi bir kadın mı?"
Morali oldukça bozulmuştu. Bu sert ve diktatör sistemde, onlarca erkek katılan arasında bir kadının şansı neredeyse sıfırdı. Gururu ile, yol göstericilikten vazgeçmeyi düşündü.
Yapamazdı. Babasının koyduğu o katı kurallar, halk kadar onu da zorluyordu.
Senelerdir beklediği o gün gelmişti. Bir yol gösterici olacak ve kendi varlığını ispat edecekti. İyi bir yere gelecekti, belki de ilerde babasının yerine geçecek ve halkı, o yönetecekti.
Ama, bu şuan imkansızdı.
Güç gerektiren bu parkurlarda, bir kadının kazanması imkansızdı.
"Evet, bir kadın." Dedi, Prens Lee'nin karşısındaki boynu bükük hizmetkâr. "Adı da, Mia Starkey."
Prens Lee, hayatına en büyük anlamı katacak o ismi ilk kez duyduğunda, içinden geçen tek düşünce, başarmak zorunda olduğu ama başaramayacağıydı.
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir. Dikkat! Bu kitabı okurken neden benim abim yok diye dert yanabilirsiniz :)
"Onu istemiyorum." Nefret dolu bakışları bendeyken babamdan uzaklaştı. "Benim kızım değil o!" dedi ve üstüme atılmak için hamle yaptı. Fevri bir hareketle geriye kaçarken hemşirelerden biri annemin koluna enjektör sapladı. Sakinleştirici olduğunu tahmin ettiğim sıvı bedenine girdi, hareketleri yavaşça kesilirken hala sayıklıyordu.
"Gerçekleri söyle ona Yılmaz." dedi uykuya dalmadan hemen önce. "Öz ailesini bulsun."
Beni bitirecek kelimeler dudaklarından döküldü. Annem odaya alınırken babam da peşinden gitti. Bedenim titredi, vücudumu soğukluk kapladı. Bir insan narkozluyken asla yalan söyleyemezdi.
Başlangıç: 12 Haziran 2022