Kokusu... Şu koca oda içerisinde genzimi yakarak ilerliyor ve karanlığımın içinde bana yol oluyor gibiydi. Elleri. Usulca çıplak bacağımın üstünde dolaşıp parmaklarıyla daireler çizmeye başladığında soluğum genzimde teklemiş ve tüylerimi diklendirmişti. Tanrım, bu adamın ellerinin arasında olmak bana sunduğun ceza mıydı? Bir soluk uzağımda olan bu adama sahip olmam mümkün müydü? "Güzelim." Görmek istiyorum. Dokunmak istiyordum. Ona sahip olmak istiyorum. Onun bana dokunmasını ve sevmesini istiyordum. Onu istiyordum. Onun kim olduğu artık umursamadığım birşeydi. "Beni görmeni istiyorum." Sesi içimi titretircesine kısık ve derindi. Sağ eli boynumu kavramış ve baş parmağı dudaklarımın üzerinde gezinirken sıcak bedeni benim soğuk bedenimin üzerine kapanmış âdeta beni kıstırlamıştı. Dudakları dudaklarımın çevresinde gezinirken aralanan dudaklarım âdeta beklentiyle aralanmış hızlanan kalbim onun bedeninde atıyordu. Derince yutkunup dudaklarımın üstüne doğru eğildiğinde sessizce fısıldadı. "Beni gördüğünde, ancak o zaman o dudakların benim mezarım olucak. Çünkü en çok gömülmek istediğim yer orası." Hâlbuki ben şimdi o dudakları öpmek istiyordum. 𓆘....𓆘 "Tilkinin dükkanına dönmesini beklemelisin." "Tilki dükkanı kendi yağmalarsa?" "O zaman dükkan sahibi onu cezalandırır." Sessizleşti, bende düşündüm. Bu tilkiyi kovalasam mı yoksa dükkanıma girmesine izin mi versem? Yoksa bir başka dükkanın içinden geçmesine mi sebep olsam? Kuyruğuna basarsam canı yanar, başını okşarsam canımı yakar. "Cık tilki kendi dükkanını yağmalamalı."All Rights Reserved