Koruyucu, muhafız demek 'ahras'. Kaybetmemek için korumak gerekir tabi, belki bir vatanı, belki sevdiğini, belki bir kalpteki yerini...
"Çünkü hep korumak istedim seni. Nefes alabilmek için, sensiz ne yapacağımı düşünemediğim için, gözlerine bakmadan ömür nasıl geçer bilmediğim için... Seni korumak ve seninle olmak istedim. Mavilerini kara bulutlar kaplamasın, bana hüzünle bakmasın, gülüşün hep kalbimde çiçekler açtırsın istedim."
"Ya sana bir şey olsaydı?"
Elinin tersiyle yanağımı hafifçe okşayıp gülümseyerek gözlerime baktı. Tüy gibi dokunuşu bana tatlı bir bahar esintisi yüzümü okşuyormuş gibi hissettirirken daima böyle bakmasını istediğim gözlerinden alamıyordum gözlerimi.
"Sen iyisin ya... nefesim kesilmedi Gökçe. Sen iyi olduğun sürece ben hep iyiyim."
Varlıklı ve modern bir ailede büyümüş Hadra, İslam'ın yasakladığı şeylere her yaklaştığında kalbinde derin bir sızı hissetmektedir. Bu yüzden alkolden uzak durur ve çıplaklık kompleksine tutulur. Yetiştirilme tarzına çok zıttır bu. Kendini bildi bileli serbest bir hayat yaşamıştır ama artık bildiği her şey yanlış gibidir. Bu durumdan kurtulmak için çareler arayan kız uzun süre bocalar. Fakat problemin kaynağına inen Hadra, kimsenin ismini koyamadığı bu vicdan azabının ilacıyla karşılaşacaktır. Genç kız hayatın anlamını arayış içindedir. Bulana kadar da ruhu hiçbir şeyden zevk almayacak ve yüreğindeki müzmin sızıya mahkum olacaktır.