Fatıma teyzelere geldiğimde bahçe kapısı aralıktı, içeriye girdim. Kapıyı varıp elimi kaldırdım, fakat işittiğim ses ile duraksadım. "Hangi Sahar anne?" Zeyn'in sesini işitince elimi indirdim, kaşlarımı çattım. "Arkadaşın Muhammed'in kardeşi Sahar işte, eski komşumuz." Zeyn güldü, sesi kulaklarımı doldurdu. "Sen bana onu isteyeceksin, öyle mi?" Tekrar güldü. "O kızı bana isteyeceksin?" Annesi ne söyledi anlamadım, Zeyn'in kızgın sesini işittim. "Sen ne dediğinin farkında mısın ana? Bula bula onu mu buldun?"
Kalbimde hissettiğim sızı ile sertçe yutkundum. " O aklı havada, o oturmasını kalkmasını bilmeyen, kiminle konuşup konuşmayacağını bilmeyen kızı mı bana kadın diye alacaksın?" Gözlerim dolmuştu, dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ayıp edersin oğlum, hanım hanımcık kız. Oldukça ağır başlı, neyi nasıl yapması gerektiğini bilen bir kız. Allah'tan utan." Zeyn sessiz kaldı. "Allah beni affetsin, gıybetini ettim. Fakat o kızda gönlüm yoktur ana, rızam da yoktur. İlla evlen diyorsan bana edep bilen, ibadet bilen, yüreğinde Allah korkusu olan bir kadın bul."
"Zeyn, kardeşim bu dediklerinin hepsi Sahar'da yok değil. Ne diye bu kadar nefret edersin o kızdan? Küçükken kavga ederdiniz fakat büyüdünüz. İstemiyorsan, gönlüm yok de. Ne diye kıza onca şey söyledin, Allah korkun da mı yok? Az önce söylediklerini biraz da kendin için düşün. O beğenmediğin Sahar'ı elbet isteyen çıkar, edebi de yerinde maşallah güzelliği de. Kardeşim de olsan bir genç kız hakkında böyle konuşmana izin verecek değilim." Yanaklarım ıslandı, derin bir nefes aldım.
🔻Hikayemiz Afganistan'da geçmektedir.
DÜZENLENİYOR
"Aşk bazen bir dokunuşta değil, kalp ritminde başlar..."
Nazlı...
Aldatılmış, yalnız bırakılmış ama asla teslim olmamış genç bir kadın. Karnında taşıdığı minik kalple yeni bir hayata doğru yola çıkarken, geçmişin izlerini ve geleceğin belirsizliğini Hakkâri dağlarında göğüslemeye hazır.
Savaş...
Adı gibi sert, bakışları gibi soğuk bir asker. Kimseye açmadığı kalbini, bir kadının sessiz gücüne ve doğmamış bir bebeğin tekmesine kaptıracağını nereden bilsin?
Bir karargâh...
Sessizlikle büyüyen bir bağ, söylenmeyen cümleler, dokunulmayan duygular...
Ve o kalp atışı...
Sadece bir bebeğin değil, kırık bir adamla yaralı bir kadının da yeniden başlamasının sesi.
Bu hikâyede kan bağı yok...
Ama can bağı her şeyin üstünde.