mezar taşımdaki dört mısraya bakarken ağlayışına
19 parts Ongoing Ne sen vardın ne ben. Olduğumuzu sanarken sürüklenip duruyorduk oradan oraya. Ya da var olmaya çalışırken. Ne varım ne yokum aslında ben. Var olmaya da çalışmıyorum bir yandan yok olmaya da ama. Hayatın beni nereye götürdüğünü izliyorum bir süredir. İzin veriyorum beni gezdirmesine. Hayatın kendisinin bir yolculuk olduğunu söylerler. Şimdi ben de benimkinin keyfini çıkarıyorum. Eğer bir yolculuksa gözlerim neler görecek, kulaklarım neler duyacak; görmek, bilmek, hissetmek istiyorum. Her şeyin zor olduğu zamanlarda da kaçmayı, vazgeçmeyi denerim. Havalar soğur belki. Hiç sevmem soğuğu, üşümeyi. Kaçarım belki o zamanlarda, yazın geri dönerim. Ya da ilkbaharda. Ağaçların çiçekler açtığı; her şeyin kendini yenilediği, iyileştirdiği, güzelleştirdiği o zamanlarda yine çıkarım yolculuğa. Belki hayat soğuklarda gitmeme izin vermez. Belki verir de ilkbaharda döndüğümde kabul etmez beni, yeniden çıkarmaz yolculuğa. Kim bilir. Deneyip görmek lazım sanki. Ya da özür dilerim, bir daha kaçmayacağıma, gitmeyeceğime dair sözler veririm. İnsanım sonuçta, hayat bilmiyor mu, insanoğlu bencildir. Şaşırmaz bu yaptıklarıma. Önümüz kış nasıl olsa. Benim ilkbahara hazırlanmam lazım daha. Neler görürüm acaba. İnsan da heyecanlanıyor işte. Size de anlatırım, hayatla olan bu uzun yolculuğumu. Her şey daha yeni başlıyor zaten. Bu benim hayatla; sizin de benimle tanışmanızın hikayesi olsun o zaman.