"Birileri lise hikayeleri yazarak prim yapıyormuş burada, hayırdır gençler? Alayım haraçları yoksa nah devam edersiniz yazmaya! Ananızın dizlerinin dibinde lisede yaşamak istediğiniz kötülükleri yazarken hiç mi düşünmüyorsunuz lan aşüfteler? Kolay mı lan lisenin en belalı tipiyle kız başına kapışmak? Kolay mı lan bir yandan para kazanıp okumak? Sülalesi rahat ailelelerin çok bilmiş yavşak kızlarına ithafen konuşuyorum! Adam olun, kendinize gelin! Haa yok ben böyle devam ederim bir bok yapamazsın diyorsanız, buyrun hikayeye alayım sizi! Sizin diliniz çok uzamış, çok!
Gülbahar! Benim kelebeği getir, güzelim! Ufak bir işimiz var..."
*
Parodinin Kraliçeleri'nin kaleminden 'Kaldıranlar Lisesi'.
Not: Bu hikaye sizlere biraz ağır gelebilir zira gerçekler de çok hafif değil. Yaşanmış lise maceralarını ti'ye alarak kurgulanan Karanlık Lise, kötülüğü saf bir dille anlatıyor. Aman ben küfür müfür sevmem diyorsanız hani, o zaman sizi süslü badboy masallarına alalım cici kızlar. Hadi naş!
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."