Bir romanın ilk cümlesi kadar heyecan dolu bir başlangıçtı bizimki. Belki bir annenin çoğuna gösterdiği merhamet kadar şefkatliydi. Hikayenin devamında ara ara fırtınalar koptu zaman zaman kılıç ucu kadar keskindi insanlar. Hayat hiç acımadı bazen. Hoyratça esen rüzgarlara kapıldığımda, savrulan sellerde boğulduğumda yine ona sığındım. Üstüme gelen dalgalardan korunmak için sığındığım o liman önce ana kucağı oldu bana özlediğim hiç hatırlmadığım o kucak bu yaşımda beni elleriyle okşayarak büyüten kocaman bir sevda oldu. Sahip olduğum en gerçek , en saf , en temiz rüya. Bir mektuptu seni sevmek. Bir mektup yazmak kadar basitti sevebilmek. Ama sevilmek işte ben bunu bir tek rüyalarımda tattım yalnız senin gözlerinde okudum.
o gözlerinin içine bakmaya kıyamayan iki insanın şiir tadında naif ve sakin bir aşk hikayesi...
" Düşünüyorum da sınanmasaydık eyer birbirimizle, kolay olsaydı seni sevmek, yetseydi sadece seni sevebilmek. Aşık olur muydum sana bu kadar. Yine bu kadar değerli olabilir miydin benim için. Evet imkansız değildik belki ama yaraliydik, yorgunduk, ve birbirimizin durağı olmuştuk."
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.