Ateş Ve Su
Ateş bir gün suyu görmüş
Yüce dağların ardında
Sevdalanmış onun deli dalgalarına.
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
Yüreğindeki duruluğa…
Demiş ki suya: gel sevdalım ol.
Hayatıma anlam veren mucizem ol ..
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa
Al demiş: Yüreğim sana armağan…
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına…
Zamanla su, buhar olmaya
Ateş, kül olmaya başlamış.
Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı…
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de
Yüreğindeki kederi de
Alıp gitmiş uzak diyarlara su…
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları…
Aramış suyu diyarlar boyu,
Günler boyu, geceler boyu
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu
Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın.
Ve o an anlamış; Aşkın bazen gitmek olduğunu, yitirmek olmadığını…
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla işte o zamandan beridir ki;
Ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş…
Ateşin yüreğini sadece su, suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş…
Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.