Bindiğim metroda ölümün, şah damarımdan bile yakın olacağını tahmin edemezdim. İnsanlar ölüyordu, ruhlar göğe yükseliyordu. Biz yaşayanlar ise aldığımız her nefeste öleceğimiz zamanı ölçmeye çalışıyorduk. Kurtuluş yoktu, çünkü her şey gerçeküstüydü. Bu sistemi tasarlayan, ölümü arzulatmayı amaç edinmişti. Herkesin çabaladığı yaşama arzusunu katleden bir sistemle karşı karşıya kalacağımı bilseydim eğer, kendimi metronun raylarına fırlatırdım. Hele ki ölüm kalım savaşında yaşayacağım aşkı hesaba katsaydık, sanırım şu an var oluşumun ihtimallerini dahi sorgulardım. Ben ve o... Biz... Gerçeküstüydük. *Kurguda geçen olay ve kişiler, gerçekliğin iki uyumsuz aklı tarafından senaryolanmış bir kurgudan ibarettir.