Yazı yazmaya başlarken, önce önümüze edebiyatın o büyülü kapısı açılır Kapıyı bir kez araladı mı insan, bir daha asla kapatmak istemez İçimizden geçenleri ve yaratıcı gücümüzü yazıya aktarırız Yazı yazarken bazen kendi dünyamızda hayallere dalar, belki de konuşurken dile getiremediğimiz birçok şeyi ortaya koyabiliriz İnsan yazarken hem hayal gücünü geliştirir, hem de kendi gücünü keşfedebilir Duygularımızı, düşüncelerimizi hayallerimizi ancak yazarak ölümsüz kılabiliriz Bir kere yazmaya başladı mı insan, zaten gerisi çorap söküğü gibi gelir Yazı artık bizim için bir tutku, çağlayan bir şelale gibi olur..
Peki ya kaybedişlerle doğmaz mı bütün şiirler ?
Mutluyken aşıkken,
sinsice bir köşeye siner,
bitişler de çıkar, bütün eserler..
Yazıyorum bıkmadan , usanmadan .
Yazıyorum çünkü içimde susturamadığım bir ses var.. !
"Gözlerin, bir tablo gibi bayım. Karşısında hastalıklı gözlerimin durması, nasıl da olanaksız.
Bazı hikayeler yarımdır. İster dönüp defalarca okumaya kalk, ister devamını yazmaya çalış. Ama unutma hikayenin sonu hep aynı bitecek ve hiçbir mürekkep kalıcı olmayacaktır.