İzmirlim
  • LECTURAS 1,203
  • Votos 81
  • Partes 5
  • LECTURAS 1,203
  • Votos 81
  • Partes 5
Continúa, Has publicado mar 09, 2015
Duygulara yenilmek...İnsan birine güvenirdi.O bir kişi onca  insandan sadece biriydi.Ve onunda ona güvenme olasılığı milyonda birdi.Ama Lisa'nın ki böyle değildi.O birine güvenmişti.Belki yaptığı bir hataydı.Ama o da Lisa'ya güvenmişti.İki telefon ve bir katil arasında başlayan aşk buralara nasıl gelebilirdi ki?Tek bir mesaj onları bu noktaya getirmişti.Ama bu yolun sonuda vardı.Daha gözükmeyen yolun sonuna giderek yaklışıyordular.Sonu belki taşlar ile kaplı olan bu yolda son adımı kiminle  atacaktı?Tek başına mı?Yoksa güvendiği insanın kucakları arasında mı?Ama onun  tek bir isteği vardı.Güvendiği insan her gün onun güvenine ihanet ederken neden o hala ona güveniyordu?Belki soru çok karmaşık gelse de bağlar yavaş yavaş çözülmüştü ve yolun sonu görünmüştü.Peki ya yolun nasıldı ve kiminle gitmeye layıktı?

"Evet.İzmirlim...Buraya kadarmış.Yolun sonuna geldik.
Todos los derechos reservados
Regístrate para añadir İzmirlim a tu biblioteca y recibir actualizaciones
O
#480gezi
Pautas de Contenido
Quizás también te guste
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) de Maral_Atmc6
72 Partes Continúa
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler daima onun boynunu süslemiştir. Lüks içinde yaşarken hayatta istediği her şeye kolayca sahip olmuştu. Üzerine titreyen iki abisi, onu hep güldüren kız kardeşi, iyi bir yengesi ve onu sürekli çıldırtan bir hizmetçisi varken hayat ona karşı fazlasıyla cömertti. Tüm bunları ne bozabilirdi ki? Bir gece korkunç bir ritüele kurban edildiğinde gözlerini bambaşka bir dünyada açar. Orta Çağın hiyerarşisinin içinde kalmışken eve dönmek hiç kolay değildi. Kendi dünyasında bir öğretmenken Ölümsüzlerin akademisinde bir hizmetçi olunca, sınıf farkının acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Burası onun dünyası değildi, burası barbarların hüküm sürdüğü Araftı ve o, hayatta kalmak istiyorsa lüks alışkanlıklarından ödün vermeyi öğrenmeliydi. *** "Medeniyet yoksunu, vahşi barbar!" diye ona sesimi yükselttiğimde çatılan kaşları umurumda bile değildi. Tüm gün kuyudan su çeken o değildi. "Şu sivri dilin bir gün başına bela olacak." Sert bakışlarla beni uyardıktan sonra merdiveni işaret etti. "Kahyadan fırça yemek istemiyorsan işinin başına dön." "O kadın bir cadı." Ondan bahsederken bile tiksintiyle yüzümü buruşturdum. "Bence benden nefret ediyor." "Hayret." Kaşları alayla yukarı kalktı. "Oysaki çok sevilesi bir kadınsın." İğneleyici sesiyle ters ters ona baktım. "Sizde öyle Savcı Bey," dedim oyunbaz bir ifadeyle. "Sizi görenlerin yüzünde güller açıyor." "Bunu inanarak söylemiyorsun." "Tabii ki inanarak söylemiyorum." Gülerek bana ikinci kez merdiveni işaret etti. "İşinin başına dön aksi taktirde yarın seni sınıfıma almam. Bir hizmetçiye ders verdiğim için yeterince sorun yaşıyorum." Bu vahşiler kendi dünyamda ne kadar zengin ve asil olduğumu anlamak istemiyordu.
KIZIL GECE  de DuruMavii
85 Partes Concluida
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.
Quizás también te guste
Slide 1 of 10
UZAK IŞIKLAR "Kanlı Ay" cover
HAYALDİ *Gerçek Oldu* cover
Ejderhanın Tutsağı cover
GECENİN HİKAYESİ cover
Ayza - Yazılmamış Anılar (Yan Öykü) cover
MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oldu) cover
KIZIL KURT_1( Alfa) cover
KIZIL GECE  cover
küçük ayı ve büyük ayılar cover
YASAKLANMIŞ TUTKU +18 cover

UZAK IŞIKLAR "Kanlı Ay"

53 Partes Concluida

Pera, arkadaş grubuyla kış kampına katılırken, içinde tarifsiz bir huzursuzluk kol geziyordu. Avrupa'nın en yüksek dağı Mont Blanc'un karlı etekleri, kızıl granitleri, sivri buzulları ve göz alıcı zirvesiyle birlikte bir sürprizi daha vardı. Büyülü bir evrenden gelen ve kanlı bir görevi tamamlamak için orada bulunan dört adam. Neşeli kampları bir anda rayından çıkarken, önce en yakın arkadaşının ölümüyle sarsıldı Pera. Mont Blanc'da hiçbir şey olması gerektiği gibi gitmedi. Neşeli kahkahaların yerini ölüm çığlıkları, sıcak şarap kadehlerinin yerini soğuk, açlık ve dehşet verici bir kaçış aldı. Ancak o adamlardan biri, diğerlerinden farklıydı. Gözleri siyah bir okyanusu anımsatan, tehlikeli ve gizemli adam, Ante Davies... "Sakalları, gözleri ve keskin çene hattı... Çehresini oluşturan her ayrıntı bir hikaye gibiydi. Ve ben o karanlık hikayede kaybolmak üzereydim."