Çığlık atıyorduk. Duyulmuyorduk.
Pusulamıza bakıyorduk. Saptırıyordu.
Lal olmuştuk. Gözlerimize bakmıyorlardı. Her günün ardında birini kaybediyorduk ama bir yandan bize birisini kazandırıyordu. Savaşıyorduk ama sanki savaş karşı bir tarafla değil, kendimizleydi. Farkındaydı ki içimizdeki savaşı bitirmeyince çevremizedeki savaşı kaybediyorduk. Yaşam ve Ölümün en büyük bedel olduğunu anladığımda hiçbirşeyin farkında değildim. Ama şimdi fark ediyordum. Yaşamak istememin bedeli 2 canının ölümü olmuştu. O andan sonra yaşamda benim için ölüm olmuştu. Yaşamak için asla uğraşmadım. Ama elime bir sebep verildi. Birşeylerimin kaybettiğim zamanının acısı herşeyimi kaybettiğimim zaman elimden tuttu. Ben onların elini tutamadım ama onların yanında yürüdüm. Onlara bağlı değildim ama onların yolundaydım.Bu sefer geçmiş geleceği değil, gelecek geçmişi eşeliyrodu. Ve biz,Kan Cerehatı'nı neyin beklediğini bilmiyorduk. 15 ruh olana 1 ruhsuz şekildeydik.
Unutma; ruhsuzlar görünmez. Görünmeyenlerin yanında da kimse olmaa
Yerde geriye doğru sürünürken üzerime adımlayan beş maskeli adama bakıyordum.Güldü bir tanesi,bu bariz bir 'sen şimdi elimize düştün' gülüşüydü.Daha ne yaptığımı bile bilmiyordum.
İçlerinden bir tanesi daha da öne çıktı ve yerde olduğum için bir dizini kırıp benimle aynı hizaya geldi."Seni ne yapacağız şimdi?"
"B-beni bırakabilirsiniz mesela" korkudan olsa gerek kekelemiştim.Oysaki ben kekelemezdim,hep cesurdum.Nerdeydi şimdi o önüne gelene kafa tutan ve bildiği birkaç tekvando hareketiyle adamları yere seren kız?
Elini uzatıp çenemi tuttu ve sıkarak buz mavisi gözlerine bakmamı sağladı.Korku tüm bedenimdeydi."Bizimle geliyorsun"
Kafamı onun temasından kurtarıp hızlı denebilecek şekilde iki yana salladım."H-hayır"
Arkada kalan dörtlü kollarını göğüslerinde çaprazlayıp bu aciz halimle eğleniyordu.Odalardan birinin kapısı açılınca içerden Bengü çıktı."S*ktir!"
Dibimde duran adam yerinden kalktı ve bir kere bile arkasına bakmadan küçük evimizin kapısından çıktı."İkisini de alın,gidiyoruz"