İz." diye fısıldadı biri. Sesini dıyamadım. haykırdı bu sefer ormanın derinliklerinde gelen puslu bir ses o sesleri susturuyordu. "İz widregal!" diye. sesler çınlıyordu kulaklarımda. Göremiyordum izlerini. İzinsizce yaklaştım onun o sislerine. Kokusuna nedensizce sokuldum. Soludum onun ormana karışan tehlikeli nefesini. Ölümdü belkide ama ben o ölüme bile bile itat ederek ruhumu ölümüne yaklaştırıyordum. Görünmez bir gecenin zifirisinde. "Yaklaş." dedi bütün sesleri ardında bırakan bir adamın ağır fısıltısı tehlikenin ucunda ruhumu kıskıvrak yakaladı. Usulca itaat etti bedenim emrine. Ona olan bütün hisler kapalıydı. Onun için sınırlı bir çizgiydi. Bütün duyguylardan ayırdığı ve asla kendine anmadığı. Bedenine yaklaştırmadığı bir hitaptı aşk ve sevgi. Her insanın bir korkusu vardı. Ama iz widregal'ın yanlızca korktuttuğu insanlar vardı. isminin ağırlığı çoktu. İki harf ve bir kelime sesleri kısacak gökleri yarayacak kadar büyük bir etkiydi. bunu duyanlar korkup kaçardı. Bana sorsan iyi tamamlamadım kendisini. Ona yanlızca ona ait olanlar tamamlayabilir. Onu anca sisler, şimşekler bir araya getirebilir. çünkü onun izleri sislerin ardında gizliydi.
3 parts