Vücuduma değen ellerle sırtım yay gibi gerilirken kulaklarıma değer nefes tüylerimi diken diken ediyordu. Hayatımda ilk defa kendi isteğimle, özgürlüğümle yaptığım bir şeydi. İlk defa birey olduğumu hissediyordum, ilk defa yaşadığımı ve nefes aldığımı hissediyordum.
Dudaklarıma değen dudaklarla derin bir nefes aldım. Kirpiklerinin altından bana bakan ela gözlere bir bakış attım. Titreyen dudaklarıma, titreyen gözlerle bakıyordu.
"Korkuyor musun?" demişti masumca. Dış görünüşüne göre masum çıkan sesiyle. Dışarıdan bir savaşçıydı, bir imparator gibiydi. Vahşi, acımasız. Çarşafa geçirdiğim parmaklarımla kafamı dikleştirerek nefesimi verdim.
"Tek korkum, özgürlüğümü kaybetmek bu dünyada."
"Özgürlüğün benim, benim özgürlüğümde sensin." Derken dudaklarıma dudaklarını bastırmış, dilini dilimle sarmalamıştı.
Küllerim etrafa saçılmış,
Ateşim bitkileri sulamış,
Harlanan kalbim, özgürlüğün nefesiyle yaşam bulmuş.
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu.
Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu.
Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla yüzüne bakıyordum. Ona inat bende gözlerimi kaçırmadım. Geri durmadım.
"Benim" dedi.
"Anlamadım?" dedim. Ve bir az geriye çekildim.
"Kim bu Arhan ağa dedin ya? Benim. Arhan Karadağlı"
TAMAMLANDI