Sus biraz, 2
Abartısız, önemsemeden, yüzlere dokunarak tanımaya çalışan bir görmeyen gibi seviyorum. Romantizm katmadan ama sanırım şehvetle... Evet, bilinçaltıma yaklaştığım zaman, seni çok istediğimi anlıyorum. İkiye bölerek seviyorum seni. İki parça da... Durduk yerde... Bazen de sen hareketliyken seviyorum. Kımıl kımıl olduğunda nefret edermiş gibi yapıp, kıvrımlarını izleyerek seviyorum. Ama ne kadar güzel bir vücuda sahip olduğunu sana hiç söylemiyorum. Belki söylersem sen de kendini bırakırsın. Üç tane çocuk doğurmuş kadın gibi kocaman göbeğin vardır, kim bilir? Bu yüzden seni hep nefesini içinde tutan biri olarak düşünüyorum. Ya da nefes almayan biri... Aslında "hiç nefes almayan biri nasıl solunum yapabilir" diye, aklıma getirmiyorum dersem yalan olur. Ne dersin? O pürüzsüz tenin bunun sebebidir belki de. Teninden bana soluk veriyorsundur! Yahut ben saplantılı biriyim... Sen gerçekten sıradan bir insansın. Benim gibi mükemmel olamazsın, değil mi? Tabii ya; elbette, ben haklıyım! Benim kadar kusursuz olsan, sen de beni çok rahat sevebilirsin. Benim gibi işte; seninle seviştiğimi hiç göstermeden, kaçak ve biraz da suyla ateşin yan yana gelmesi gibi, risk alarak sevebilirdin beni. Hayır, sen çok güzel değilsin. Ben güzel bakıyorum sana. Yani "güzel" derken.. şey... İkiye bölüyordum ya seni. Anladın mı, anlamadım... Ama öyle işte... Çok istiyorum seni.
İnan, dudaklarını okuyamıyorum...
Sus biraz! Dilerim mutlu olursun.
Çünkü seni seviyorum...
Poyraz ve Anka, rüzgarla dans eden ve gökyüzünde özgürce süzülen iki güçtür.
Poyraz, sert rüzgarıyla dünyayı sarar.
Anka ise her yangında yeniden doğar. Birinin gücü, diğerinin direncine güç verir; birlikte cehennemi cennete çevirirler.