Lara, gencin, yerdekini öldüreceğini anlamıştı. Durdurmak istedi ancak öylece yığılmış haldeyken sadece yan tarafına dönebildi, çıplak üstünü kapatmak istercesine, bacaklarını karnına çekti, kollarını göğsünde bir cenin pozisyonu alır gibi birleştirdi. Fark etmeden ağzından bir hıçkırık kaçtı... Bir tane daha... Ve bir kere daha... Hıçkırıklar yavaş yavaş histerik bir ağlamaya dönüştü, genç kız sinirlerinin boşalmasından dolayı kuvvetlice sarsılmaya başladı.
Bir el, nazikçe omzundan tutarak onu oturttu, kendi üstündeki kanlı t-shirtü çıkartıp, ona giydirdi. Endişe dolu tanıdık ses, onu baygınlık aşamasından resmen kurtardı, bilincini biraz olsun kendisine getirdi.
Bir kaç dakika sonra Lara, hiçbir yerine dokunmamaya çalışarak konuşan gencin, kurduğu cümlelerin yavaş yavaş anlam kazandığını fark etti, yüzünü kaldırdı, gözlerinin içine baktı... Biraz sersemlese de konuşmaya çalıştı;
"Maske..."
Genç adam, kızın ne demek istediğini anladı, hemen yerde dövdüğü baygın adamın maskesini çıkardı...
Bu...
Tüm bu hikayedeki kötülüklerin esas sorumlusu gerçekten o muydu? Ama bu nasıl olabilirdi?...
Ne kadar acınası ama... Lara, herkesin içinde, derinlerde bir yerlerde bir damla da olsa iyilik bulunabileceğini düşünürdü... Sonuçta bir zamanlar şeytan da bir melekti... Ancak bu... Bu varlık kendisini profesyonelce melek gibi tanıtan bir şeytandan bile daha beterdi...