"Gidiyormuşsun" dediğinde tebessüm etmemek için kendimi tuttum. Sesi biraz hüzünlü müydü bana mı öyle gelmişti? "Evet, yarın sabah gidiyorum" dedim, dümdüz bir ifadeyle.
"Temelli?" dediğinde içim kıpır kıpır olmuştu çünkü öyle bir soruyordu ki gitme der gibi. Asla ben uydurmuyordum.
"Öyle mi olsun istersin?" dediğimde bana doğru bir adım atarak aramızda ki mesafeyi azıcık kapatmıştı. "Ben neden öyle isteyeyim? Gitmekte, kalmakta senin kararın...Senin hayatın sonuçta değil mi? Sen karar verirsin" dedi bolca es verip kıvranarak. İstediğim konuşma bu değildi, gitmememi istiyorsa bunu açıkça söylesin istiyordum. Ben sessiz kalınca "Hikayen bitti mi?" diye sordu. "Burada ki hikayem bitti bence ya...Beni buraya bağlayan bir şey de yok gibi"
"Babaannen?" diyerek daha çok saçmaladığında kriz geçirmek üzereydim. Gitme demek bu kadar zor muydu? "İyi geceler" dedim soğuk bir tavır takınarak. "Yarın yola çıkıyorum, uyusam iyi olacak. Bana yardımcı olduğun günler için teşekkür ediyorum." elimi ona doğru uzattım "Tanıştığımıza da memnun oldum ama bundan sonra görüşemeyiz galiba"
Uzattığım elimi sıktı. Elif, ağlayacak kadar kaptırmadın kendini...Sakın ağlama..."Bende memnun oldum" dediğinde burnumu çekip başımı dikleştirdim. "İyi geceler" deyip elimi elinden çekmek istediğimde elimi bırakmadı ve hatta "Gitme" dedi. Şok olmuş bir ifadeyle Umut'a baktığımda kalbimin sesini duymamasını diliyordum. "Bana yazılacak bir aşk hikayen var mı diye sormuştun?" dediğinde başımı ağırca salladım. "Artık var ve o hikayenin hem yazarı hem kahramanı sen ol istiyorum"