Bu sefer gülümsemiyordum, bir hüzün içimi sarmıştı. Büyüttüğüm o gül solmak üzereydi lakin dikenleri ilk günkü kadar acı veriyordu. "O halde beni neden sevmiyor? Sevsin demiyorum, ben de beni sevmedim, anlarım." Neredeyse ağlayarak kurduğum cümleler onu etkilemişe benzemiyordu.
"Bazen sevmezler." dedi sesindeki sakinliği koruyarak. "Bir sebebi yoktur, sadece sevmezler. Çünkü böyle şeyler hep böyledir."
Artık tutamadığım göz yaşlarım hiç tanımadığımın bir adamın önünde intihar ediyorlardı. "Anlıyorsam o halde, canım neden bu kadar fazla yanıyor?" dedim kendi kendime. Alışkanlığın bağışıklık kazandırmış olması gerekirdi. Unuttuğum şey ise acının ilacı olmadığıydı.
"Dans edelim mi?" dedi, yabancı adam.
"Müziksiz mi?"
"Müzik.." dedi işaret parmağı şakağımı işaret edecek şekilde. "..işte tam burada."
Biraz önce içimi açtığım ve yarın sabah unutmuş olacağım o adamla kutlamanın sonuna kadar dans etmiştik. Dışarıdan biri görse müzik olmadan senkronize bir şekilde dans eden bu ikiliye kesinlikle deli gözüyle bakardı.
Akıllarımızda aynı melodilerin çalıyor olmasından habersiz bir şekilde..
Sırf kuzeni için Mardin'in Acımasız ağasına kurban edilen Larin...
Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
Kuma yoktur!
Bol bol +18 sahneleri olacaktır!
Bunları dikkate alarak okursanız çok
sevinirim canlarım:)
Kıskançlık bol bol vardır!