Bir mahallenin içinde olaylı iki çocuğun tesadüfi bir dondurma üzerine uzlaşmasıyla başlar her şey aslında.Mahir, umursamaz olmaz o andan itibaren Müjgan ise hor görüp, Mahir'i dışlamaz eskisi gibi.
Mahir Müjgan'dan habersiz küçük kızı ebedi misafir eder gönlünün gözle görünmeyip, derine inmedikçe hissedilmeyen tehna köşesine.Gün geçtikçe kanar yarası,imkansızlığını görür ve anılarından birer parça sızı kalır.Çocukluk aşkı ve kaybettiği çocukluğudur artık Müjgan...
Müjgan her şeyden bihaber olduğu bu muhabbette Mahir'in kendisine tutulacağını hesap edemeyip ona arkadaş gözüyle bakmaya direnir.An gelir küçük çocuğu kırar an gelir pişmanlığın azabında ateşler içinde yanar günlerce.Mahir, Müjgan'ın tüm hayatıdır artık...
Müjgan'ın Mahir'e karşı açtığı bu yaman sevda cephesi ikisinin de kırık dökük ayrılığına sebep olur, yıllara bölünür hasretleri.Müjgan Mahir'in döneceğinden umudu kesmiş Mahir Müjgan'ın kendisini sevebileceğinden....
🍂🍂🍂
"Beni sevdiğini, bana aşık olduğunu neden söylemedin Mahir?"
"Sen, benim seni bir arkadaş gibi sevmemi istedin Müjgan!Ben, seni öyle sevemediğim, sana verdiğim sözü tutamadığım için her sabah başı utancınla her gecenin sonu imkansızlığınla yüzleştim.Söylemek öyle kolay mıydı?"
"Söylemenin de hükmü yokmuş meğer Mahir... 'Ayrılıklar da sevdaya dahil' der Atilla İlhan.Ayrılaklar da sevdaya dahil Mahir, vazgeçmeli insan bir vakitten sonra.Bırakalım da düşlerde anımsayalım birbirimizi kırmadan dökmeden çünkü gerçeğinde birbirimizi apansız incitiyor,yaralıyoruz."
"Çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili,diyor devamında Atilla İlhan ve sana itiraf ediyorum: Ayrılığı yürekte bilmeyenin gözlerdeki ıraklığı fayda etmiyor.Seni unutamadım ve ben ayrılığın tanımını bilmiyorum çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili Müjgan!"