Yüzümü avuçlarının arasına alıp aşkla baktı gözlerimin içine. Gözlerinin içi bir bataklıktı ve ben bu bataklığa canım pahasına bile isteye yürüyordum. Gözleri yavaş yavaş içine çekip hapsediyordu sanki beni ve ben bundan hiç şikayetçi değildim. Avuçlarının içindeki sıcaklık üşüyen bedenime yayılıp içimi sıcacık etti. Alnını anlıma yaslayıp gözlerini kapattı. Esen rüzgarla uçuşan saçlarımdan burnuna dolan kokuyu derin derin içine çekti. "Kokun ciğerlerime çiçek açtırıyor." Usul usul okşadı baş parmakları yanaklarımı. "Karanlığa bürünmüş ruhumda bir çiçek gibi açan şu kalbin, ruhumun her bir zerresini gökkuşağına boyadı..." Fısıltı gibi çıkan sesiyle birlikte sıcak nefesi yayıldı yüzümün her bir zerresine. Ona olan aşkımı yüzüne karşı ilk kez dillendirmek istediğim sırada sıcak dudakları soğuktan kurumuş dudaklarımın üzerine kapandı. Küçük ama oldukça uzun bir öpücük bıraktı dudaklarımın arasına. Kalbimden geçen ne varsa dudaklarımın arasından kalbine aktı ben bunu hissettim. Bir miktar geri çekildiğinde Yüzümdeki elleri aşağı doğru kayıp belindeki ellerimi tuttu. Katran karası gözleri sokak lambasının altında bile oldukça koyuydu. Gözleri yüzümün her bir zerresinde dolandı aşkla. "Şu hırçın ruhum bir senin yanında bu denli duruluyor. Ve aynı zamanda bir senin yanında bu denli çıldırıyor. Sen ne yapıyorsun bana böyle?"All Rights Reserved