Annemle babamın prangaları ruhuma zincir vurmuş olsa da kalbimdeki öfke ateşi hala parlıyordu. Göz göre göre bu cehennemde yok olmaktansa, cellat olup onları yakmayı tercih ederim.
Evet, kaçacaktım. Bana öğretilen her şeyi bir anda yok sayacaktım. Ben Gece Arslan'dım ve tıpkı adım gibi bir gece vakti her şeyi arkamda bırakıp simsiyah dehlizlerde kaybolacaktım.
Ve ilk kez kendi hayatım üzerine zar attım, kendi şanssızlığıma razı olarak. Karanlık sokaklarda koşarken, arkamı dönüp bir an bile bakmadım.
O sırada, kader beni bir yabancı ile karşılaştırdı. Faraz... Gözleri alev alevdi, adeta sönmek bilmeyen bir ateşi barındırıyorlardı.
Ve ben, Faraz'ın peşine düştüm, yandıkça yandım. Hep öldüm, ama nefes almaya da devam ettim.
"Senin elini her tuttuğumda daha çok canım yanıyor Faraz," dedim ve onun kirpikleri arasından süzülen gözyaşlarına baktım. Sönüyordu Faraz, onun ruhunu kaplayan alevler sönüyordu. Oysa benim elimdeki zarlar çoktan küle dönüşmüştü.
*****
Alevin gücü ve atılan zarın şanssızlığı, aşkın gücüyle birleştiğinde neler olabileceğini birlikte keşfetmeye ne dersiniz?
*****
❤️🔥❤️🔥
Alevle Zarın Dansı...
🎲🎲
Bu eserin bütün yasal hakları bana aittir. İzinsiz kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya başka bir şekilde kullanılması yasa dışıdır. Çalınması durumunda yasal işlem başlatılacaktır.