Demir'in kollarından kurtulmak için çığlık çığlığa bağırıp ağlıyordum. Demir, benim sırtımı göğsüne yaslamış, kollarını belime dolamış ve sıkı sıkıya tutuyordu. Karşımdaki manzara beni bitme noktasına getirmişti. Tavandan sarkan zincirlere bağlı olan adam benim canımdı. Demir bana en büyük işkenceyi yapıyordu. Ateş... sevdiğim adam, iki kişinin ona yumruklar savurmasına direnmeye çalışıyordu. Ateş, Demir'in adamlarından ölesiye dayak yerken, ona gelen her darbe kalbimi söküyordu. "ATEŞ... ATEŞ SENİ SEVİYORUM. SENİ ÇOK SEVİYORUM SEVGİLİM. LÜTFEN DAYAN LÜTFEN! KURTULACAĞIZ." Diye bağırdım. Demir acımasız sözlerini kulaklarıma değdirdi. "Sen kurtulabileceğinize inanıyor musun Deva ha? Seni benim elimden kimse alamaz demiştim sana. Sen sadece benimsin! Bunu artık o beynine sokacaksın!" Ben debelenmeye devam ederken, yanaklarıma ulaşan göz yaşlarım tükenmek üzereydi. "Demir bırak Lütfen, ölecek bırak! Yalvarırım bırak onu, ne istersen yaparım. Ona zarar verme yalvarırım." Demir acımasızdı. Acımadı. Ne bana acıdı, ne de sevdiğim adama acıdı. Demir'in kulağıma tüy gibi değen nefesinden tiksindim. "Ne istersem yapar mısın Deva? Bu piç için kendinden vazgeçer misin?" dedi, dişlerinin arasından tıslayarak. Gözyaşlarım, hıçkırıklarım geceye şahit olurken, "Yaparım Allah'ın cezası, yaparım! Onun için kendimden bile vazgeçerim." Dedim. Çaresizdim. Demir ne isterse yapmak zorundaydım. Çünkü biliyordum ki bizi kurtarabilecek kimse yoktu. Demir içime işleyen iğrenç bir teklif sunduğunda debelenmem durmuş ve olduğum yerde donmuştum. Yine eskisi gibi beni cehennemine sürüklemek istyordu. Aslında o gün üç kişi ölmüştü. Demir, Ateş ve Ben. Ama üçümüzde mezarı olmayan bir ölüydük. Üçümüzde hiç kavuşamayacağımız aşklarımızı kalbimizde ki mezara gömmek zorunda kalmıştık. Cinsellik ve şidde
6 parts