"Gökyüzü ne kadar güzel değil mi Historia?" Sarışın kızın mavi gözlerinden akan gözyaşı yerde kanlar içinde yatan kızın yanaklarındaki çillerin üzerine düştü. Mavi gözler şaşkınlıkla açıldı. "H-Historia mı? Ama Ymir b-benim adım Christa." Ymir gülümsemekle yetindi. Historia'nın aylardır başına musallat olan mektupları hatırlamsıyla ağlaması şiddetlendi. Eli yerde yatan kızın elini tuttu. Onu tanıdığını biliyordu. Ama Ymir ona hiç bundan bahsetmemişti. "Ah, Ymir." Ymir gülümseyerek sevdiği kızın mavilerine baktı. Tüm hayatını o gözlere bakmak için yaşamıştı. O gözlerde hayat buluyordu. Dileği gerçek olmuştu. Ölmeden önce baktığı son gözler sevdiğinin gözleriydi. Elini kaldırıp sevdiğinin yanağına koydu. Parmağıyla şefkatle okşadı kızın yanağını. Özümsemek isteyerek son kez baktı Ymir, o muhteşem mavi gözlere. Son kez dokundu sevdiğine. Son kez nefes aldı. İlk ve son kez şu sözleri söyledi: "Seni seviyorum Historia." Yerde yatan kızın son nefesi titrekçe çıktı aralık olan dudaklarının arasından. Eli yavaşça yanına düştü. Historia daha sıkı sarıldı ona. Uzaktan gelen ambulans sesleri yankılanıyordu Historia'nın kulaklarında. 'Neden bu kadar geç kaldınız? Daha erken gelseydiniz yaşayacaktı. Hepsi sizin suçunuz!' diye düşündü. Ama o da biliyordu. Kimse Ymir'i kurtaramazdı. Ölü kızı sedyeye yatırmak için gelen görevliler kenara çekilmesini söylediler ona. Nasıl bırakmasını isteyebiliyorlardı onu? Daha sıkı sarılmak istedi ona. Ama kolları o kadar güçlü değildi. Kollarının arasından aldılar Ymir'i. Sokaktaki insanlar onu yolun ortasından kaldırmaya çalıştılar. Kollarındaki elleri hissetmiyordu bile. Elleri asfaltın üzerindeki ılık sıvının içinde yüzüyordu. Tek hissedebildiği kalbindeki sızıydı.All Rights Reserved