"Gerçek aşka inanmıyorum" diye fısıldadım nemli dudakları benimkilerden yavaşça ayrılırken. Söylediğim sözlere kendim bile inanmazken, gerçekçi olması için Tanrı'ya dua ediyordum. Büyük eli belimi kavradı ve bedenlerimizi birbirine yasladı. Koca cüssesi altında kaybolmuşken beni soğuk duvara yasladı ve sıcak nefesi kulaklarımı okşarken meydan okumama karşılık verdi. "Bunu gözümün içine bakarken de söyleyebilir misin?" Nefesini hissettikçe bedenim her hücreme aynı anda uyarı yolluyordu sanki. Beni çıldırtan bir sıcaklığı vardı, buna rağmen tüm çabalarımla gerçekçi olmaya çabalıyordum. "Gerçek aşkım sen olamazsın Anıl" bu sefer başarılı olduğumdan emindim. Baş parmağıyla yavaşça dudağımın kenarını okşadı ve gözlerini öpülmekten kızarmış dudaklarıma çevirdi. Dudaklarıma susadığını bakışlarından bile anlayabiliyordum. Bir süre sonra kendinden emin bir ifadeyle sırıttı ve elini kalbimin üzerine koydu. Yakalanmıştım. "Kalbin senden daha dürüst" dedi iğneleyici ama karizmatik bir ses tonuyla. Kötü bakışlarımı üzerinde hissedince zafer kazanmışcasına sırıttı ve dudağımın kenarına bir öpücük daha bıraktı. "Aldırma bana bücür." Önüme gelen saçlarımdan beni kurtardı ve gözlerini gözlerimle birleştirdi. "Herkesin yanında kötü olma çabalarına rağmen benimleyken tam bir bebeksin. İlgiye muhtaç, masum bir bebek. Ne yapacağım ben seninle?" Gözlerimi utançla yere diktiğimde sorduğu soruyu cevapladı. "Sorun değil, sonsuza dek benimsin."All Rights Reserved
1 part