Bir Şah vardı, bir de Vezir. Birde hor görülmüş, kurban edilmeye mahkum olmuş piyonlar. Ne kadar da büyük fark vardı aralarında lakin öyle bir vakit gelmişti ki kinle büyüyen Vezirler, Şah'ın boynunu kesmeye çok yaklaşmıştı. Kılıcını bilemiş, kinini beslemişti. Bu sırada arkada kalan piyonlar bu oyunda Şah'a karşı Vezir'in arkasında durmuştu sımsıkı. Bizdik o Piyonlar. Bizler nefretin arkasına saklanmıştık. Bizdik celladımızdan umut besleyen. Bilge Atlas'tım. Boynumun borcu, vicdanımın karanlığını bilip önemsiz bir piyonken Vezir olmaya ant içmiş bir kızdım. Varlığını kabul ettiğim derin karanlığa bir gün adım atacağımı düşünmezdim ve sonuçlarında acıyla yalpalanacağımı bilmezdim. Ama öğrenmiştim. Gerçeklerin farkına varmıştım en sert darbeyle. Şimdi her şeyi alt üst eden kişi olacaktım, kibirle varlığını kabul ettiren Şah'ın devrilişi benim ellerimden olacaktı. Her Vezir'in bir gün oyuna hükmettiği gibi bende hükmedecektim. İşte oyun o zaman başlayacaktı.All Rights Reserved
1 part