"Nasıl yapabiliyorsun?" Bana mı söylemişti? Neyi nasıl yapabiliyordum? "Ben her yerde seni ararken kokun kıyafetlerden gitmesin diye uğraşırken sen nasıl" Devam edemedi. Sanırım aklı yerinde değildi. Tezgahta gördüğüm viski bardağıyla farkettim. Alkol almıştı benden sonra. Sanırım eski karısını falan hatırladı. "Ben Jennie Bay Kim. Karıştırdınız sanırım." diyerek kendimi tanıttım. "İlk gün eve giremedim ben sen yoksun diye" kolunun altına girdim ve salona taşıdım. Fakat çok ilerleyemeden duvardan sürünerek yere oturdu bir dizini uzattı diğerini kırdı ve dik tuttu. Elini dik olanın üstüne koydu. "Hatta gittim mezarının başında uyudum. Yanına yattım. Çok üşüdüm ben. Ellerim üşüdü. Senin ellerin üşürdü hep benimki üşümezdi. İlk kez benim ellerim üşüdü. İlk bir ay yatağımda yatmadım. Odama girmedim. Kıyafetlerine düzgünce dokunmadım bile kokun gitmesin ertesi güne kalsın diye. Her gün yandım ben. Sen varken her yer çiçek açardı. Renkleri getirirdin. Sen gittin ben çöktüm. Hayatsız bir adama dönüştüm ben. Annem öldüğünde ağlamadım ama eve gelince senin yaptığın yemek hiç bitmesin diye yemediğimde ve yemediğim içinde kala kala bozuldu diye dökmek zorunda kaldım diye ağladım. Evlenecektik biz. Çocuklarımızı sevecektik. Söz vermiştin. Yoktun. Gittin. Sesini unutmamak için ses kayıtlarını dinliyordum her gün. Evim, çalışma odam, arabam, iş yerim her yerimi sana adadım. Bana yaptığın odaya giremedim. Fotoğraflarımızı silemedim. Ulan öyle bir aşık etmişsin ki hiç bir kadına dönüp bakmadım bile. Bakamadım değil bak bakmadım. Yapmayı denemedim. Çünkü Kim Taehyung sadece nişanlısı için yaşadı. Sen benim için neden yaşamadın? Sen gittin herkes yas tuttu ama herkes bir süre sonra alıştı. Ben ne oldum peki? Bak iki sene oldu. Bak bana. Ne görüyorsun? Ne var elle tutabileceğin."