İnsan: bir damla kan, yüz bin düşünce. Sokağın sonunda ki adam oydu. Akgündü. Bu sokak, bir çıkmazdı. Ben olduğum yere sabitlenirken, o bana doğru yürüyordu. Yavaşça bana doğru adımlarken, ellerini yukarı doğru kaldırarak alkışlamaya başladı. "Bravo!", dedi gülerek "Ne de güzel kaçtın öyle." Ben ne konuşuyor ne de hareket edebiliyordum. "Yolun sonu Hazal.", dedi alayla. "Bir kez daha kaçamayacaksın!" "Sen," dedim endişeyle "Seni nereden tanıyorum?" "Anlatmamı ister misin?", dedi önce "Fakat ağlamayacaksın, çünkü senin sesine katlanabileceğimi pek sanmıyorum!" Hiçbir şey söylemedim. Akgün şu an burnumun ucundaydı. Ben hala anlatmasını beklerken konuştu. "Vazgeçtim.", dedi. O kadar anlamsız geliyordu ki şu an yaptıkları, ne yapacağını tahmin edemiyordum. "Anlatmayacağım." Sözünü bitirdikten sonra benim ona sormamı bekledi, beklentisini boşa çıkarmayarak sordum çünkü gerçekten merak ediyordum. "Neden?" "Senin değil sesine, nefes alıp verişlerine bile katlanamıyorum." Kalpsizin tekiydi, ben böyle bir adamı nereden tanıyor olabilirdim ki?
3 parts