Eli ile sağ yanağımı okşadı. Gerçekten böyle şevkati birinden görmeyeli bayağı zaman olmuştu. Sanki yirmi yedi yaşında değil de, sekiz yaşındaki bir çocuktum, öyle hissettiriyordu bana. Dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu ve üzerimi geri toparladı. Koltuğa geri oturunca başımı dizine yerleştirdi. Bir elini tuttum. "Araf..." Diye mırıldandım. "İyi ki varsın." Saçlarımla oynarken cevapladı. "Sende iyi ki varsın ay yüzlüm." Ay yüzlüm... ... Cevap vermeyince hıçkırıklarla ağlamaya başladım. "Neden bunu bana yaşatıyorsun? Neden hayatımın içine ediyorsun? Ben seni gerçekten sevmiştim Araf..." Söyleyecek kelime mi bulamıyordu bilmiyorum ama susmaya devam ediyordu. "Ben senin yaralarını iyileştirmeye çalıştım. Her yolla. Hem fiziki hem ruhen. Ama sen bendeki yaralara elini dahi sürmedin, kendi kendine iyileşmesini bekledin, iyileşmedi her gün acıdı, sızladı. Şimdi o yaralara neden hançer sokuyorsun?" Aptaldım. Sevgisine kanacak kadar aptaldım.
17 parts